Jüpiter Güneş Sistemimizin en büyük gezegenidir. Güneş’in yörüngesindeki diğer gök cisimlerinin içerdiği malzeme miktarının iki katından daha fazlasından oluşmaktadır. Güneş’in oluşumundan sonra arta kalan malzemenin çoğu Jüpiter’in oluşumuna katıldı ve böylece bir gaz devi olarak adlandırılan bir gezegen türü Jüpiter meydana geldi.
Jüpiter’in görünümü renkli bulut kuşakları ve lekelerinden oluşan zengin bir dokuya sahiptir. En çok görülen bulutlar renk sağlayan bilinmeyen kimyasallar ile amonyak ve amonyum bileşiklerinden oluşur. Jüpiter’in en hızlı dönmesi (her on saatte bir) güçlü jet akımlarını oluşturur ve aynı zamanda gezegen boyunca kuşaklar içinde bulutların birbirine karışmasına neden olur.
Bu bulutların hızını yavaşlatmak için hiçbir katı yüzeyin bulunmaması ile Jüpiter’in lekeleri yıllarca devam edebilir. Büyük Kırmızı Leke, Dünya‘nın iki katı genişliğinde bulutların oval bir girdap biçiminde gözüktüğü bu leke 300 yıldan fazla bir süresi dev gezegenin üzerinde gözlenmiştir. Son zamanlarda, daha küçük üç oval leke Büyük Kırmızı Leke’nin büyüklüğünün yarısı kadar olan bir Küçük Kırmızı Leke oluşturmak için birleşmişti. Bilim insanları bu ovaller ve gezegen kuşaklarının gezegenin iç yapısına göre sığ veya derin köklere sahip olup olmadığını henüz bilmiyorlar.
Jüpiter’in atmosferinin bileşimi Güneş’inkine benzerdir. Çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşmaktadır. Atmosferin derinliklerinde, basınç ve sıcaklık artar ve böylece hidrojen gazı sıvıya dönüşür. Bu Jüpiter’in Güneş Sistemi‘ndeki en büyük okyanusa sahip olduğu bilgisini verir. Ancak bu okyanus su yerine hidrojenden oluşmuş olur. Bilim insanları gezegenin merkezine doğru orta seviyedeki derinliklerde belki de basıncın elektronları hidrojen atomlarının sıkıştırması çok büyük olabileceğini düşünüyorlar. Bu da elektriksel olarak sıvı bir iletkenlik oluşturur. Jüpiter’in hızlı dönüşü bu bölgedeki elektrik akımlarına ve gezegenin güçlü manyetik alanın üretilmesine neden olduğu düşünülmektedir. Hâlâ belirsiz olsa da, daha derinlerde Jüpiter katı maddeden oluşan merkezi bir çekirdeğe sahip olabilir.
Joviyen manyetosferi Jüpiter’in güçlü manyetik alanı tarafından etkilenen uzay bölgesine denir. Bu Güneş‘e doğru 1 ila 3 milyon kilometrelik bir alana uzanmaktadır ve Satürn’ün yörüngesine kadar Jüpiter’in arkasındaki 1 milyar kilometreden daha uzağa rüzgar-tulumu gibi bir kuyruk biçiminde genişleyerek incelir. Manyetik alan gezegen ile döner ve bir elektrik yüküne sahip parçacıkları süpürür. Gezegen yakınlarında, manyetik alan yüklü parçacıkların bir sürüsünü yakalar ve onları yüksek enerjilerde hızlandırır, böylece yoğun bir radyasyon oluşturarak en içteki uydulara bu radyasyonu bombalanır ve Jüpiter’i gözlemleyen uzay araçlarına da zarar verebilir düzeyde olabilir.
Dört büyük uydusu ve çok küçük uyduları ile Jüpiter bir tür minyatür Güneş Sistemi oluşturur. Jüpiter’in çok yeni keşfedilen uyduları Uluslararası Astronomi Birliği ile geçici olarak kabul edilmiştir. Bu geçici uydular dahil edilmeden Jüpiter toplamda 50 uyduya sahiptir.
Jüpiter’in Io, Europa, Ganymede ve Callisto isimli en büyük uyduları ilk yapılan teleskopla 1610 yılında Galileo Galilei tarafından ilk kez gözlenmiştir. Bu dört uydu bugün Galile uyduları olarak bilinmektedir. Galileo bu uydular hakkında öğrendiklerimizi bilseydi şaşırırdı: Io Güneş Sistemi’ndeki en aktif volkanik gök cismidir; Ganymede Güneş Sistemi’ndeki en büyük uydu ve manyetik alana sahip olduğu bilinen tek uydudur; Europa donmuş kabuğu altında yaşam için sıvı sudan oluşan bir okyanus barındırıyor olabilir.
1979 yılında NASA’nın Voyager 2 uzay aracı tarafından sürpriz bir şekilde Jüpiter’in halkaları keşfedildi. Bu halkalar küçük, karanlık parçacıklar olduklarından Güneş’in arkadan aydınlattığı zamanların dışında görmek oldukça zordu, ta ki Voyager 2 Jüpiter’in ardına gidene dek. Galileo uzay aracından gelen veriler gösterdi ki Jüpiter’in halka sistemi dev gezegenin küçük en iç uydularına çarpan gezegenlerarası meteoritlerin tozlarından oluşmuş olabilir.
Jüpiter gezegeni hakkında bilmeniz gereken 10 şey
- Eğer Güneş kapı büyüklüğünde olsaydı, Jüpiter bir basketbol topu kadar olurdu.
- Güneş etrafında bir yörüngeye sahip olan Jüpiter, Güneş’ten olan uzaklığına göre beşinci gezegendi ve bu uzaklık 778 milyon kilometredir.
- Jüpiter’in bir günü 10 saat alır. Jüpiter Güneş etrafındaki yörüngesini yaklaşık 12 Dünya yılında tamamlar.
- Jüpiter dev bir gaz gezegenidir ve bu nedenle katı bir yüzeye sahip değildir. Ancak, Jüpiter’in Dünya büyüklüğünde bir iç, katı çekirdeğe sahip olduğu tahmin ediliyor.
- Jüpiter bilindiği kadarıyla 50 uyduya sahiptir, bunlara 17 tane daha uydunun katılması için onay bekleniyor.
- Jüpiter’in 1979 yılında Voyager 1 görevi ile bir soluk halka sistemine sahip olduğu keşfedildi.
- Jüpiter ve büyük uyduları hakkında çok sayıda misyon yapıldı. Juno misyonu ise 2016 yılında Jüpiter’e varacak.
- Jüpiter bilindiği kadarıyla bir yaşamı desteklemiyor. Ancak, Jüpiter’in bazı uyduları yaşamı destekleyebilecek okyanuslara sahip olabilir.
- Jüpiter’in atmosferi çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşmaktadır.
- Jüpiter’in Büyük Kırmızı Lekesi yaklaşık 2 Dünya büyüklüğünde dev bir fırtınadır ve varlığı ise yüzyıllardır devam etmektedir.
1995 yılının Aralık ayında, NASA’nın Galileo uzay aracı Jüpiter’in atmosferinde kuru, sıcak lekelerinden birine sonda gönderdi. Bu sonda gezegenin bileşimi ve rüzgarları hakkında ilk doğrudan ölçümleri yaptı. Galileo 2003 yılına kadar Jüpiter’i ve onun büyük uydularını inceledi. 2016 yılında, NASA’nın Juno uzay aracı gezegenin atmosferinin derin incelenmesi, derinlik yapısı ve manyetosferi hakkında ip uçları toplamaya başlayacak.
Güneş Sistemi Gezegenleri yazı dizisinde bu defa durağımız Jüpiter oldu, sonraki durak ise o güzel halkalarıyla Satürn olacak.
Gökhan Atmaca, MSc. twitter.com/kuarkatmaca | facebook.com/anadoluca
Kaynaklar:
- https://solarsystem.nasa.gov/planets/profile.cfm?Object=Jupiter
- http://en.wikipedia.org/wiki/Voyager_2#Encounter_with_Jupiter