Bizim evimiz, Dünya Güneş Sistemi’nde bilindiği kadarıyla yaşamı barındıran tek gezegendir. Hayatta kalmamız için ihtiyaç duyduğumuz tüm şeyler uzayın havasız, soğuk boşluğundan bizleri ayıran ince bir atmosfer tabakası altında bulunmaktadır.
Dünya karmaşık, interaktif sistemlerden oluşmaktadır. Bu sistemlerin sürekli değişen bir dünya oluşturmasını anlamaya çalışıyoruz. Uzayın görüldüğü yerden itibaren, biz küresel gezegenimizi gözlemleyebiliyoruz. Bunu yapmak için okyanuslar, hava, kara ve yaşam arasındaki hassas dengeyi anlamak amacıyla yüksek hassasiyetli cihazlar kullanıyoruz. NASA uydu gözlemleri hava durumunun, kuraklığın, kirliliğin, iklim değişimini ve çevreyi, ekonomiyi ve toplumu etkileyen bir çok diğer olgunun tahmin edilmesi ve incelenmesinde yardımcı olmaktadır.
Dünya Güneş’e göre üçüncü sırada olan gezegendir ve Güneş Sistemi’ndeki en büyük beşinci gezegendir. Dünya’nın çapı sadece birkaç yüz kilometre daha fazladır Venüs’ten. Dört mevsimin olması Dünya’nın Güneş’in etrafındaki yörüngesinin düzlemine göre 23.45 derece eğik olmasının bir sonucudur. Yılın yarısında, kuzey yarımküre Güneş’e doğru yaklaşır ve! güney yarımküre ise uzaklaşır. Bu durumda da kuzeyde yaz oluşurken güneyde kış mevsimi yaşanır. 6 ay sonra ise bu durum tersine döner. Sonbahar ve İlkbahar başladığında, her iki yarımkürede Güneş aydınlanmasının yaklaşık olarak eşit miktarda almış olurlar.
Dünya’nın yüzeyinin %70’ini kaplayan küresel okyanus ortalama 4 kilometrelik bir derinliğe sahiptir. Sıvı fazdaki temiz su sadece dar bir sıcaklık aralığında (0 ila 100 santigrat derece) mevcuttur. Bu aralık Güneş Sistemi’ndeki tüm sıcaklıkların aralığı ile karşılaştırıldığında özellikle dardır. Atmosferdeki su buharının varlığı ve dağılımı Dünya’nın da havasından, hava durumundan fazlaca sorumludur.
Atmosferin yüzeye yakın kısımlarında atmosfer %78 azot, %21 oksijen ve %1 diğer gazlardan oluşmaktadır. Atmosfer Dünya’nın uzuk dönem iklimini ve kısa dönem yerel hava durumunu etkiler, Güneş’ten gelen zararlı radyasyona karşı bizler için kalkan görevi görür ve yüzeye meteorlar vurmadan önce onların çoğunu yakarak bizleri korur.
Gezegenimizin hızlı dönüşü ve erimiş nikel-demir çekirdeği bir manyetik alan üretir. Bu manyetik alan güneş rüzgarının etkilerinden bizi uzaydan bir gözyaşı damlası biçimindeki var oluşuyla korur. Burada güneş rüzgarının Güneş’ten sürekli olarak atılan yüklü parçacıkların bir akışı olarak ifade edebiliriz ve Dünya’nın Manyetik Alanı ile Jeomanyetik Fırtınalar isimli yazılarımızda detaylıca konuşmuştuk. Yine de özetlemek gerekirse, güneş rüzgarından gelen yüklü parçacıklar Dünya’nın manyetik alanında tuzaklandığında, bu parçacıklar gezegenimizin manyetik kutupları üzerindeki hava molekülleri ile çarpışırlar. Bu hava molekülleri sonra parlamaya başlar ve auroralar adını verdiğimiz kuzey ve güney ışıklarını oluşturur. Auroralar hakkında bilgilere de Kutup Işıkları ve Fiziği isimli yazımızda yer vermiştik.
Dünya’nın hem kıtasal hem de okyanus kabuğu ve üst mantoyu içeren litosfer sürekli hareket halinde olan büyük levhalara ayrılmıştır. Örneğin Kuzey Amerika levhası Pasifik Okyanusu havzasının üzerine batıya kayar. Bu kaymanın hızı bizim tırnaklarımızın büyüme hızına kabaca eşit orandadır. Depremler de bu levhalar birbirlerini sıkıştırdıklarında, biri diğerinin üzerine çıktığında, çarpıştıklarında dağları oluştururlar ve depremlere de yol açarlar. Yüzyıllarca Dünya bilimleri çalışmalarının birleştirilmesiyle litosfer lehvalarının hareketi teorisi sadece son 47 yıl içinde geliştirildi.
Dünya ismini nasıl aldı?
Dünya ismi en azından 1000 yaşında. Dünya dışında tüm gezegenlerin hepsine, Yunan ve Roma tanrı ile tanrıçalarının isimleri verildi. Ancak, Dünya ismi bir İngilizce/Almanca kelimedir; anlamı ise basitçe yer anlamına gelmektedir: eor(th)e ve ertha (Eski İngilizce) ve erde (Almanca).
Gezegenimizin yerlileri olarak Dünya hakkında bilmemiz gereken 10 şey:
- Eğer Güneş sınıflardaki standart kara tahta büyüklüğünde ölçeklendirilseydi, Dünya bir beş kuruşluk demir para büyüklüğünde olurdu.
- Dünya yaklaşık olarak 150 milyon kilometre uzaklığı ile Güneş’e en yakın üçüncü gezegendir.
- Dünya’da bir gün 24 saat alır. Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesini tamamlaması ise 365 gün sürer.
- Dünya kayasal bir gezegendir, karasal gezegen olarak da bilinir. Katı ve dinamik yüzeylere sahip dağları, vadileri, kanyonları, ovaları ve çok daha fazlasına sahiptir. Dünya’yı diğer karasal gezegenlerden farklı yapan şey de bir okyanusa sahip olmasıdır. Dünya’nın yüzeyinin %70’i okyanuslarla kaplıdır.
- Dünya’nın atmosferi %78 azot, %21 oksijen ve %1 diğer maddelerden oluşmaktadır ki bu bizim yaşamamız ve nefes almamız için mükemmel bir dengenin olduğunu gösterir. Çoğu gezegenin atmosfere sahip olduğunu söyleyebiliriz ama sadece Dünya nefes alınabilir bir atmosfere sahip.
- Dünya’nın bir uydusu vardır.
- Dünya halkalara sahip değildir.
- Kendi evimiz Dünya’yı ve tüm Güneş Sistemi’ni anlamak için yukarıda yörüngede çok sayıda uzay aracı çalışmaktadır. (Ayrıca bir de uzay çöplüğümüz var yörüngemizde!)
- Dünya yaşam için mükemmel bir yerdir.
- Dünya’nın atmosferi bize doğru gelen meteoroitlerden korur ve çoğunun yüzeye gelmeden yanmasını sağlar.
Dünya hakkında diğer gezegenlere göre elbette çok daha fazla bilgi sahibiyiz. Bu yazımızda bu bilginin çok ufak bir kısmını yansıttık. Güneş Sistemi Gezegenleri yazı dizisinde sonraki durak Kızıl Gezegen: Mars olacak!
Gökhan Atmaca, MSc. facebook.com/anadoluca | twitter.com/kuarkatmaca
Kaynak:
https://solarsystem.nasa.gov/planets/profile.cfm?Object=Earth
Güneş Sistemi Gezegenleri yazı dizisinde,
Önceki yazı: Venüs
Sonraki yazı:Mars