Bir cücegezegen olarak Ceres, belki de türünün tek örneği. Bazı bilim insanlarına göre “Ceres, Güneş Sistemi’nin ortalarında suyun tarihinin bekçisi gibi”.
Güneş’in yörüngesinde Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında yer alan Ceres, Jüpiter’in uydusu Europa ve Satürn’ün uydusu Enceladus’a olan benzerlikleri hem de bu uyduların yaşam barındırma konusundaki potansiyelleri düşünüldüğünde Güneş Sistemi’nin eşsiz bir parçasıdır. 2015 yılının Mart ayında, NASA’nın Dawn misyonu Dünya’ya en yakın ve keşfedilen gezegenlerin en küçük sınıfının ilki olan cüce gezegen Ceres’e ulaşacak.
Ceres 1801 yılında keşfedildiğinde, gökbilimciler bir gezegen olarak onu sınıflandırmışlardı. Bilim insanları gezegenin konumunun matematiksel olarak Mars ve Jüpiter arasında olduğunu öngörmüşlerdi. İlerleyen gözlemler de bir dizi küçük cisimlerle çevrili bir bölgede olduğunu ortaya koydu ve Ceres asteroit kuşağında başka bir asteroit olarak gökcisimler sınıflandırmasında derecesi asteroite düştü. Plüton 2006 yılında bir cüce gezegen olarak sınıflandırıldıktan sonra Ceres de bu seviyeye yükseltildi ve bir cüce gezegen olarak sınıfı belirlenmiş oldu.
Ceres, asteroit kuşağındaki en büyük kütleli cisimdir ve bilim insanlarının yaşama ideal bir ev sahipliği yapabileceğini düşündüğü bazı uydulardan bile daha büyüktür. Öyle ki, Ceres Satürn’ün yüzeyi altında sıvı suyu gizlediği düşünülen gayzer fışkıran uydusu Enceladus’dan iki kat daha büyüktür.
Diğer asteroitlerin tersine, Ceres kökeni hakkında ipuçları verebilen mükemmel yuvarlak bir şekle sahiptir.
NASA Jet İtki Laboratuvarı JPL’den gezegen bilimci Julie Castillo-Rogez, “Güneş Sistemi’ndeki diğer buz gök cisimleri (Europa,Enceladus,..vs) ve Ceres arasındaki farkın Ceres’in Güneş’e en yakın olduğunu” söylemektedir.
Güneş ile Ceres arasındaki uzaklığın Güneş ile Dünya arasındaki uzaklığın 3 katından daha az olması, Ceres’in buzların erimesine ve yeniden şekillenmesine olanak tanıyacak şekilde yıldızın sıcaklığını hissettiğini söylememize izin verir. Bu cüce gezegenin iç yapısını araştırmak Güneş Sistemi’nin ilk zamanları açısından fikir verebilir. Özellikle suyun ve diğer uçucuların nerede var olabileceğine dair yerler hakkında bilim insanlarına fikir verebilir.
Ceres’in büyüklüğü, uzaklığı Dünya’dan inceleme yapmayı zorlaştırmaktadır. Uzay-temelli Hubble Uzay Teleskobu sayesinde elde edilen görüntüler Ceres’in yüzeyi hakkında bazı fikirler verebiliyor ama görüş alanından dolayı bu görüntülerin özellikleri 25 kilometrelik bir yarıçaptan daha büyük değil. Bilim insanlarına göre bu görüntülerden yola çıkarak Ceres’in yüzeyinin jeolojik araziler açısından Europa uydusuna benzediği düşünülmektedir.
Ayrıca, gökbilimciler su ve ısı ile ilgili süreçlerin içinde dahil olan minerallerden karbonatların var olduğuna dair kanıtlar da buldular.
Ceres’in kendisini oluşturan kaynak malzeme son 4.5 milyar yılın üzerinde etkilenmiş olan malzeme ile karışmıştır. Bu su zengini malzemelerin karışımı Mars gibi potansiyel yaşanabilir gezegenler ve Dünya gibi yaşanabilir gezegenlerin üzerinde bulunanlar aynıdır.
Gezegenler Mars gibi, onların uyduları Enceladus ve Europa gibi bir zamanlar suyu içeriyor olabilirler, bu da onların bir zamanlar yaşama ev sahipliği yaptığını ya da yaşama ideal bir yer olduğu düşündürmektedir.
Dünya, Europa ve Ceres birbirleriyle kıyaslandığında, cüce gezegen Ceres’in Dünya’ya olan benzerliklerinin Jüpiter’in buzlu uydusu Europa’dan belki de daha fazla olduğu söylenebilir. Hem Dünya hem de Ceres Güneş’i bir ısı kaynağı gibi kullanırken Europa ısısını Jüpiter ile olan gelgit etkileşiminden sağlamakta. Buna ilaveten, cüce gezegenin yüzey sıcaklığı ortalama olarak 130-200 Kelvin aralığında buna karşılık Dünya’nın 300 Kelvin. Europa’nın ise oldukça soğuk 50 ila 110 Kelvin arasındadır. NASA JPL’den gezegen bilimciler Ceres’in astrobiyoloji ve uzay araştırmaları için tam anlamıyla büyük bir nimet olduğunu düşünüyorlar.
Yazı içerisinde söz ettiğimiz NASA’nın Dawn misyonu 27 Eylül 2007 yılında başlatıldı. Bu uzay aracı Ceres’e gitmeden önce Temmuz 2011’den Temmuz 2012’ye kadar olan bölümünde Vesta asteroidinin yörüngesinde kaldı. Bu uzay aracının da 5 ay kadar cüce gezegen Ceres’de incelemeler yapacağı planlanıyor. Ancak bilim insanlarından bazıları bu cüce gezegenin daha uzun süre incelenmesi gerektiği yönünde görüş bildiriyorlar. Bunun da en büyük sebebi olarak da az önce ifade ettiğimiz Ceres’in eşsiz özelliklerinin olduğu söylenebilir.
2015 yılında Dawn uzay aracı Ceres’e ulaşırken Avrupa Uzay Ajansı’nın Rosetta uzayaracı bu yıl Güneş civarında olacak Churyumov-Gerasimenko kuyrukluyıldızına eşlik edeceği ve NASA’nın New Horizons misyonun da Plüton ile onun uydusu Charon’a ulaşacağını hatırlarsak önümüzdeki birkaç yıl Güneş Sistemimize dair araştırmaların oldukça yoğun geçeceğini söyleyebiliriz.
Gökhan Atmaca, MSc. twitter.com/kuarkatmaca – facebook.com/anadoluca