Alternatif bir enerji kaynağı olarak güneş enerjisi Bloomberg Yeni Enerji Finansı’ndan (BNEF) gelen veriye göre 58 ülkede en ucuz enerji kaynağı. Bu veriler güneş enerjisinin ortalama maliyetinin MegaWatt başına 1.65 milyon ABD dolarına düştüğünü gösteriyor. Bu değer rüzgar enerjisinin MegaWatt başına olan 1.66 milyon dolarlık maliyetinin hemen biraz altında.
BNEF’in derlediği veriler Çin, Hindistan ve Brezilya gibi 58 ülkenin dahil olduğu güneş enerjisi pazarındaki ortalama enerji maliyetlerine dayanıyor. Görünen o ki, 58 ülkede alternatif enerji kaynaklarına olan ilgi giderek artacak. Bu konuda en önemli pay da geleceğin yeni enerji santrallerine yatırım yapan şirketlere düşüyor.
5 yıl öncesine kadar maliyetlerin yüksekliğinden dolayı yatırımın zor olduğu bu alanda, geçen yıl Çin güneş enerjisi projelerine 103 milyar dolar yatırım yaptı. Çin’i ABD 44.1 milyar dolar, Japonya 36.2 milyar dolar ve Büyük Krallık (İngiltere) 22.2 milyar dolar ile takip etti.
Ocak ayında, Hindistan güneş enerjisi için megawatt saat (MWh) başına 64 dolar öderken Ağustos ayı itibariyle bu 29.1 dolara düştü.
Güneş enerjisi için maliyet MWh başına 30 doları altında ise kömür için ödenenin yaklaşık yarısına denk gelmektedir.
Güneş enerjisinde düşen bu maliyetler Tesla’nın ev bataryaları gibi yeni iş modellerinin yanı sıra büyüyen bir yatırım alanı ve temiz enerji politikalarının çoğalmasının önünü açacaktır.
Güneş enerjisinin maliyetini ayrıca ve önemli ölçüde gün ışığından yararlanma oranı belirler. Güneş panelleri gün ışığından daha fazla yararlanıldığı yerlerde kullanıldığında BNEF’in paylaştığı verilerden daha düşük maliyetler söz konusu olabilir.
ScienceAlert web sitesindeki haberde ayrıca bu yıl alternatif enerji kaynakları alanında bazı önemli gelişmeler de verilmiş. Bunlardan biri, İskoçya ihtiyaç duyduğu tüm enerjiyi sadece rüzgar enerjisi ile üretmesi iken bir diğeri 7-11 Mayıs 2016 tarihleri arasında Portekiz’in sadece güneş, rüzgar ve hidroelektrik enerjisiyle tüm enerji ihtiyacını karşılayabildiğini göstermiş doğal gaz ve kömür santrallerini bu dört gün boyunca kapatarak. Özellikle son bahsettiğim gelişme, ülkelerin kendi enerji altyapılarını alternatif enerji kaynaklarına yönlendirmek amacıyla geliştirdiğine işaret ediyor. İskoçya’nın durumu ise coğrafik konumunu enerji alanında avantaj olarak ele alıyor. Benzer şekilde biz de güneş enerjisinden ve dalga enerjisi ile diğer potansiyel enerji kaynaklarından daha fazla faydalanabiliriz.
Fosil yakıtlar elbette kullanılmaya devam ediyor. Ancak dünyanın çeşitli ülkelerinin alternatif enerji kaynaklarına daha fazla ilgi gösterdiği ve bu pazarın daha da büyüdüğü aşikar. Birkaç aydır Güney Kore’de çalışmalarımı sürdürürken bazı atılmış adımları görmüş oldum. Bir şehir içinde üniversite, park gibi çeşitli kamusal alanlarda küçük ölçekli güneş enerji santralleri ile alternatif enerji kaynaklarına yönelik bir politikalarının olduğunu en azından gösteriyorlar. Bunun dışında 2020’ye kadar alternatif enerji kaynaklarına 36 milyar doları yatırım yapacaklarını bu yıl Güney Kore hükümeti duyurmuş. Ancak bu yatırımdaki amaç daha çok dünya güneş pili üretimi pazarında iyi bir pay kapma yarışında geri kalmamakla ilgili. Çünkü yatırımın yaklaşık 28 milyar doları güneş pili (ve diğer enerji kaynakları) üretiminin geliştirilmesine ayrılmış. Enerji konusunda dışa bağımlılığı çok yüksek olan ülkemizin enerji politikalarının bu bağımlılığı azaltacak şekilde ama mevcut potansiyelimizin de verimli kullanılacak şekilde iyileştirilmesi gerekiyor.
Son olarak, güneş enerjisi konusunda arsenik temelli güneş pillerinin doğaya verebilecekleri zarar konusunda kimsenin konuşmaması beni endişelendirmekte. Dünya genelinde bunları konuşan çok az sayıda bilim insanı var. Bu konuyu da dikkate almak gerekir.
Gökhan Atmaca, MSc.
Takip: twitter.com/kuarkatmaca
İletişim: facebook.com/anadoluca
Referanslar:
ScienceAlert
http://www.ibtimes.com/south-korea-invest-36-billion-renewable-energy-2020-2389326