Geleceğin toplumunun nasıl olduğunu tahmin etmek oldukça zordur. Kitaplar, filmler, televizyon şovları ve bilgisayar oyunları gelecek öngörülerinin sunulmasında rol alabilirler.
1989 yılı yapımı Geleceğe Dönüş 2 (İng. BTTF2) filminde bir karakterin 21 Ekim 2015’e zamanda yolculuk yaptığını ve 1980’li yıllara göre oldukça farklı şeyler deneyimlediğini gördük. Şimdi bu 2015 yılında yaşıyoruz, bu filmdeki bazı öngörülerin şaşırtıcı bir şekilde doğrulandığı açıktı, bazılarının gerçekleşmesi mümkün olmadıysa da. Bundan daha ötesi, filmde yer alan birkaç saçma teknolojinin gerçeğe dönüşmesi daha fazla şaşırtıcı olanıydı.
Moda: Kendiliğinden Bağlanan Ayakkabılar ve Otomatik Ayarlanan Ceketler
Bu filmde Michael J Fox’un canlandırdığı zaman yolcusu Marty McFly ve Christopher Lloyd’un canlandırdığı mücit Dr. Emmett Brown füzyon ile güçlendirilmiş DeLorean zaman makinesi ile 2015 yılına yolculuk ettiklerini görüyoruz. Elbette ki, McFly’in uzay-zaman nedensellik ilkesine uyması için gittiği zamana uygun kıyafetlere ihtiyacı var. Dolayısıyla McFly otomatik ayarlanan ve kendi kendini kurutan ceket buluyor. Bu tür bir kıyafet hâlâ kulağa bilim-kurgu gibi geliyor ama bu aslında düşündüğümüzden daha yakın olabilir.
Bu teknolojiyi getiren size yakın bir mağaza günlük yeni elbiseleri entegre edecektir. Ama bir ceketin boyunu otomatik değiştirebilen mekanik sistemlerin yerine hafıza malzemesi adı verilen bir tür malzemenin kullanıldığını görmek daha olası olacaktır. Bu malzeme farklı biçimlere bükülebilen ya da gerilebilen bir malzemedir. Hafıza malzemesi zaten bazı gözlüklerin yapılmasında kullanılmaktadır.
Henüz kendi kendini kurutan ceketlere sahip değiliz ama gerçek dünya giyim teknolojisi Geleceğe Dönüş filminin daha ötesine gidecek. Vücut ısısından, güneş ışığından ve hareketten elektrik üreten esnek malzemeler araştırma laboratuvarında var olan teknolojilerdir ve bunların gündelik elbiselerimize entegre edilmesi çok da uzun sürmeyecek.

Geçtiğimiz günlerde filmdeki zamanda yolculuğun yapıldığı günü yaşamıştık
Son birkaç yıldır bizim vital yani yaşamsal bulgularımızı izleyebilen giyilebilir teknolojilerde adeta patlama yaşandı. Yakında, esnek elektronik ve dönüştürücüler ne yaptığımızı, nasıl hissettiğimizi ve sağlığımızın nasıl olduğunu bilen elbiselere olanak tanıyacaktır. Olasılıklar listesi sonsuz.
Yarının evi, bugün
Geleceğe Dönüş filminin 2015’inde, McFly’in evinin etrafındaki teknolojiler çok çeşitlidir. Hidratlanabilir pizzalar, hidroponik bir bahçe yemek masası ve Google Glass benzeri bir gözlükle yapılan Skype-benzeri video çağrıları gibi.
Bugün ne oldu? Biz hidratlanabilir yiyeceklere sahibiz ancak uzay çağı gelene kadar bunların Dünya üzerinde kullanılabileceği çok açık değildir. Bunun yanı sıra, hidratlanabilir pizzaları yemek iğrenç olurdu.
Ev hidroponiği kesinlikle var ama çoğunluklar yetiştirmek için kullanılıyor. Google Glass’ta görüntülü görüşme seçeneği varken, şimdiye kadar tüketicilerin çoğu bu özelliği istemedi.
Evin her odasında faks makinelerinin gerekli olacağı gibi saçma bir öngörüde bulunan film, Facebook ve Twitter gibi günlük yaşantımızda internet ve sosyal medyanın muazzam etkisini görmekte başarısız olmuşlar.
Nerede benim uçan kaykayım?
Filmde 2015 yılına ait gördüğümüz iki ana ulaşım aracı uçan kaykaylar ve uçan arabalardır. Bu yılın başlarında, Lexus firması özel olarak bir hat üzerinde gitmesini sağlayan bir süperiletken mıknatıs oluşturmak için sıvı azot kullanan gerçek hayatta çalışan bir uçan kaykay ürettiğini açıklamıştı.
Bununla birlikte, ihtiyaç duyulan sıvı azot nedeniyle mevcut durumdaki Lexus’un ürününün etiket fiyatı çok yüksek olacaktır.
Aynı şekilde, bazı şirketler “uçan arabalar” dedikleri, kanatları olan araçlar geliştiriyorlar ama henüz araba pazarında görmüş değiliz.
Bay Füzyon
Herkes için ucuz ve temiz enerji sağlayan füzyonu içeren bir dünya hâyâli hâlâ aslında güzel. Böyle bir buluş Geleceğe Dönüş filmindeki spekülatif fikirlerden bazılarına olanak sağlayabilir.
Bilim insanları günümüzde var olan nükleer fizyon raktörlerine kıyasla çok daha az radyoaktif atığı olan kendi kullandığından daha fazla enerji üretebilen ilk deneysel füzyon reaktörünü yapmayı umut ediyorlar. Uluslararası Tokomak Deneysel Reaktörü (İng. ITER) Fransa’nın güneyinde 60 m yüksekliğindeki bir binada yer almaktadır ve 150 milyon santigrat dereceye ısıtılan hidrojen iyonlarından yapılan plazmayı manipüle etmek için süperiletken mıknatıslar kullanacak. Bu iyonlar birleşip kaynaşarak helyumu oluşturacak ve çok büyük miktarlarda enerji üretilecek. Bu sırada Güneş’in sıcaklığından 10 kat daha sıcak bir reaksiyon oluşacak.
ITER’in 2020 yılı gibi çalışmaya başlaması hedefleniyor ve 20 yıldır füzyon araştırmasındaki fikirler de test edilmiş olunacak. Bu sırada da Dünya üzerinde bu enerji üretim mekanizması ile enerji üretilebileceğinin onaylanacağı umut ediliyor. ITER gibi bir şeyi DeLorean’ın arkasına koymayı hayal etmek oldukça zor. Ancak bunun biçin biraz daha uzun bir zaman beklemek zorunda kalabiliriz.
Bu makale, TheConversation’nda London Üniversitesi Fizik Bölümü’nde Prof. Stewart Boogert tarafından hazırlanan “How close are we to Back to the Future’s vision of today? A scientist’s view” başlıklı makale baz alınarak hazırlanmıştır.
Gökhan Atmaca, Bilim Uzmanı (MSc.)
Takip: twitter.com/kuarkatmaca
İletişim: facebook.com/anadoluca