Günümüz teknolojisiyle kanser hücrelerinin çoğunluğu makroskopik seviyede tespit edilmektedir. Bu şu anlama gelir, tümör milyonlarca kanser hücresinden oluştuğu için biz makroskopik seviyede kanser hücrelerini tespit edebiliyorsak, o hâlde hastalık daha ileri safhalara doğru ilerliyor demektir. Yani hastalığı teşhiste geç kalıyoruz.
Fakat yine de biz kanser teşhisini milyonlarca hücreden oluşan tümörlerle değil de birkaç hücre halinde iken yapabilir miyiz?
İspanya’dan ICFO yani Fotonik Bilimleri Enstitüsü’nün öncülüğündeki uluslararası bir araştırmacı grubu plazmonik, nano-fabrikasyon, mikroakışkanlar ve yüzey kimyasındaki son ilerlemeleri kullanarak kandaki kanser belirteçleri olan proteinleri yakalayan “lab-on-a-chip” olarak ifade edilen bir platformu başarıyla geliştirdiklerini duyurdular – lab-on-a-chip kavramı farklı fonksiyonlara sahip çok sayıda ölçüm cihazının yapabildiklerini boyutları bir kaç santimetrekareyi bulan çiplerle yapılmasını ifade etmektedir. Bu aygıt kandaki düşük konsantrasyonlardaki kanser işaretçisi proteinleri tespit edebilmektedir. Bu da hastalığın ilk evrelerinde teşhis edilmesine olanak sağlayabilir. Çok erken evrelerdeki kanserin tespit edilmesi bu hastalığın başarılı bir şekilde tanısı ve tedavisi için bir anahtar olarak görülmektedir.
Bu kanser izleme görevine sahip nano aygıt gelecek kanser tedavileri için bir araç olarak büyük bir gelecek vaat etmektedir. Ayrıca düşük maliyet, güvenilirlik, hassasiyet gibi önemli avantajları da var. Bunların yanında, taşınabilir bir aygıt olarak kullanılması öngörülen bu aygıt hastanelere veya medikal kliniklere erişimin zor olduğu yerlerde bile etkili bir teşhis ve uygun tedavi süreçlerin sağlanmasını kolaylaştırabilir.
Nasıl Çalışır?
Aygıt sadece birkaç santimetrekare kadar olmasına karşın değişik algılama yerleşimleri çoklu analizlere olana tanıyan akışkan mikro kanallar ağına dağılmıştır. Çipin yüzeyi üzerinde altın nanoparçacıklar bulunmaktadır ve bu altın nanoparçacıklar bir antikor reseptör ile kimyasal olarak programlanmıştır. Bu programlama kanda dolaşan protein kanser işaretçilerini bu antikorlu nanoparçacıkların bir şekilde “çekme”sine benzetebiliriz. Bir damla kan çip üzerine enjekte edildiğinde, kan damlası mikro kanallar boyunca dolaşır ve eğer kanser işaretçileri kanda varsa, bu işaretçiler mikro kanallarda bulunan nanoparçacıklara yapılır, bu işaretçilerin kanallardan her geçişinde plazmonik rezonans olarak bilinen bir olay oluşur. Aygıt bu plazmonik rezonans değişimlerini izler ve şiddeti hasta kanındaki işaretçilerin sayısı/konsantrasyonu ile doğrudan ilgilidir. Böylece hasta ile ilgili bir kanser gelişimi riskinin doğrudan değerlendirilmesi sağlanır.
Gökhan Atmaca twitter.com/kuarkatmaca
Kaynak:
http://www.azonano.com/news.aspx?newsID=30160