Uzaylıları aramak yeni bir çalışmaya göre sonuçsuz kalabilir.
Yakın bir zamanda bir ötegezegeni ziyaret etmemiz olası bile değilken, astronomlar bizden çok uzaklarda olan bu ötegezegenlerdeki bir biyoişareti tespit edebilme olasılığı üzerinde durabiliyorlar. Dünya dışı yaşam için en güçlü durum herhangi bir gezegen üzerinde oksijen ve metanın keşfi olabilir birçok düşünceye göre. Astronomlara göre böyle bir biyoişaretin bulunma olasılığı Güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde dönen Dünya benzeri bir gezegende daha yüksek olabilir.
Ötegezegenlerdeki bu biyoişaretleri bulmayı uman astronomlar hayal kırıklığı ile de karşılaşabilirler. Yeni bir araştırmanın bulgularına göre dünyadışı yaşamın sonucu olan böyle bir biyoişareti teyit edebilmenin bir yolu yok. Bu problem bir ötegezegenin uydusunun atmosferinin yörüngesinde dolanan gezegeninden ayırt edilemez olmasından ortaya çıkıyor. Konuyu biraz daha açıklığa kavuşturalım şimdi.
Dünya Dışı Yaşam Bulma
Dünya dışı yaşam arayışı kolay bir şey değildir. Astronomlar ilk olarak gezegenlere sahip bir yıldızı ararlar. Sonra onlar bu yıldızın yörüngesinde yaşanabilir bölge denilen kısmında en azından bir gezegen olup olmadığından emin olmak zorundalar. Böylece bu bölgedeki bir gezegende sıvı su bulunma olasılığı artar. Son olarak, astronomların parlak yıldızdan kaynaklanan soluk ışığı ve ötegezegenin atmosferinden bu ışığın geçtiğini onaylamak zorundadırlar.
Bu soluk ışık bir avuç foton bile olsa, ana yıldızdan gelen ışıkla kıyaslandığında gezegenin atmosferindeki kimyasalların bazı işaretlerini vermek için yeterlidir. Bizim bildiğimiz anlamdaki yaşam fotosentezden kaynaklanan oksijen ve mikroplardan kaynaklanan metan gibi iki gazla oluşur. Bu ikisi doğal olarak aynı zamanda atmosferde bulunmazlar. Eğer atmosferde bu ikisi aynı zamanda bulunuyorlarsa bir yaşama işarettir.
Hem oksijen hem de metan bağımsız olarak canlı olmayan süreçlerle oluşturulabilir, yani onların bireysel varlığı arayışımızla oldukça az ilgilidir. Bilim insanlarının aradığı şey tek bir gezegenin atmosferinde onların her ikisinin bulunmasıdır. Eğer bu reaktif gazlar canlılar tarafından sürekli olarak tazelenmiyorlarsa, bu gazlar birbiri ile etkileşecektir ve karbondioksit ile suyu oluşturacaktır. Sonuç olarak, canlı kaynağı olmaksızın aynı atmosferde bu gazlar gözlenmemeli.
Yanlış Umutlar
Proceedings of the National Academy of Science dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmada Toronto Üniversitesi’nden Hanno Rein ve çalışma arkadaşları bu biyoişaretin başka şekillerde bizi yanıltıp yanıltamayacağını merak ediyorlardı. Bunun potansiyel durumlarını araştırırken, biyoişaret sinyallerini yakaladığımızda aslında bunun gerçekte yaşama işaret edip etmediğini nasıl teyit edebileceğiz? Bunu merak etmede de haklılar. Çünkü ötegezegenlerin uyduları “öteuydular” metan ve oksijen gazlarının tek bir gezegende bulunup bulunmadığını teyit etmemizde sorun çıkartabilirler. Örneğin bir ötegezegenden gelen biyoişaret sinyalinde hem oksijen hem de metan gazı var. Ancak bu ötegezegenin uydusunda oksijen ya da metan gazı varsa, aldığımız sinyalde bu gazların hangisinin ya da her ikisinin de mi o gezegen içinde bulunduğunu nasıl teyit edebiliriz? Bunu teyit etmek önemli, çünkü az önce yukarıda ifade ettiğimiz gibi eğer bu iki gaz aynı gezegenin atmosferinde aynı zamanda bulunuyorsa bu bir canlı yaşamının kanıtıdır. Ancak bir gezegen atmosferi içinde aynı zamanda sadece biri varsa bildiğimiz anlamdaki bir yaşamın olmadığını göstermektedir. Öteuydusu olan bir ötegezegenin atmosfer bileşimine dair Dünya’daki bir gözlemciye gelen sinyallerdeki bilgilerin öteuydudan mı yoksa ötegezegenden mi geldiğinin ayırt edilmesi ise günümüz teknolojisi ile zor görünüyor. Belki de her iki gaz da ötegezegende ya da öteuyduda bulunuyor ya da belki de sadece gazlardan biri… Bu durum, makroskopik dünyada Schrödinger’in Kedisi olgusunu andırıyor değil mi? Ölçüm imkanlarının sınırlılığı işte…
Bu çalışmayı yapan bilim insanları ayrıca, bizim de “Dünya Dışı Yaşama En Uygun Gezegen Bulundu” başlıklı haberiyle yayınladığımız NASA tarafından yapılan keşfin daha iyi yorumlanması gerektiğini savunuyorlar.
Son olarak, haberine yer verdiğimiz bu son çalışma dünya dışı yaşam arayışlarının aslında sınırlı olduğunu gösteriyor. Ancak bu hoşnutsuzluk oluşturacak bir şey olmamalı. Günümüz teknolojinin ve imkanlarının sınırlı olduğunu netleştirmek, önümüzdeki engelin ne olduğunu gözler önüne sermek adına önemli bir çalışma olduğu söylenebilir. Eğer engel ve problemin ne olduğu belirginleşmişse buna yönelik çözüm arayışları gerçekleşir. Ardından da çözüm bulunur ve insanların bilgi arayışları yine devam etmiş olur.
Gökhan Atmaca, MSc. twitter.com/kuarkatmaca | facebook.com/anadoluca