Dünyanın en büyük iki araştırma projesi ‘Grafen’ ve ‘İnsan Beyni’ projeleri resmen başladı. Sabancı Üniversitesi bu iki dev projenin Türkiye yürütücüsü oldu.
İnsanlık için çok önemli olan ve modern bilimde yeni bir çağ açan iki büyük projede Türkiye’den sadece Sabancı Üniversitesi yer alıyor. Dünyanın en büyük bütçeye sahip iki Amiral Gemisi Projesi; yaklaşık 1.2 milyar Euro bütçe ile İnsan Beyni Projesi (Human Brain Project – HBP) ve 1.2 milyar Euro ile Grafen Projesi (Graphene Project) resmen başladı.
Avrupa Komisyonu geçtiğimiz Ocak ayında, AB 7. Çerçeve Programı ICT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) alanı kapsamında, bu iki projeyi (İnsan Beyni Projesi ve Grafen Projesi ) Avrupa’nın ‘AB Geleceğin Yükselen Teknolojisi FET Projeleri’ olarak seçmişti. 7 – 11 Ekim 2013 tarihleri arasında İsviçre ve İsveç’te proje ortaklarının katıldığı toplantılar ile resmi açılışlar duyuruldu.
Amiral Gemisi seçilen projelerin AB 7. Çerçeve Programı kapsamında 1 Ekim 2013 ile 31 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek ilk evresine Avrupa Komisyonu 54 milyon Euro’luk katkı sağlayacak. Projelerin ikinci evresi 1 Nisan 2016’da başlayacak.
Projeler ile ilgili çalışmaların Türkiye ayağı Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (SUNUM) yürütülecek.
İnsan Beyni Projesi (Human Brain Project – HBP)
Avrupa ve dünyadan 130’u aşkın araştırma kurumunun ve sayısız alanda yüzlerce bilim insanının katıldığı İnsan Beyni Projesi, bugüne kadarki en iddialı nörobilim projesi olarak ortaya çıktı. Kazanılan bilgiler, yeni tıp ve bilişim teknolojilerinin geliştirilmesinde kilit rol oynayacak. Proje ortakları, 7 Ekim 2013 Pazartesi günü koordinatör kurum EPFL’de (Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne – Lausanne Federal Teknik Üniversitesi) bir araya geldi. Hafta boyunca nörobilim uzmanları, hekimler, bilgisayar bilimi uzmanları ve robotik uzmanları projenin ayrıntılarını kararlaştırdı. AB tarafından FET Amiral Gemisi Projelerinden biri olarak seçilen ve benzeri görülmemiş bir disiplinlerarası işbirliğine sahip olan bu 1,2 milyar dolar bütçeli proje, seçilmesinden dokuz ay sonra resmen başlamış bulunuyor.
Proje altı platformda ilerleyecek
İnsan Beyni Projesi’nin ilk hedefi, proje amaçlarına ulaşılmasını sağlayacak teknolojik araç ve yöntemlere sahip altı araştırma platformu kurulması. Bu platformlar nörobilişim, beyin simülasyonu, yüksek performanslı bilgi işlem, medikal bilişim, nöromorfik (nörobenzetim) bilgi işlem ve nörorobotik üzerine kurulacak.
Bilim insanları sonraki 30 ay boyunca platformların kuruluşu ve testleriyle ilgilenecek. Platformlar 2016’dan itibaren İnsan Beyni Projesi bilim insanlarının ve dünya genelinde araştırmacıların kullanımına açılacak. Simülasyon, yüksek performanslı bilgi işlem, nöromorfik donanım ve veritabanları gibi kaynaklar, astronomide kullanılan büyük teleskoplar gibi diğer kapsamlı araştırma altyapılarında olduğu gibi, rekabet öncesi esasına göre kullanılacak.
İnsan Beyni Projesi’nin nörobilim, tıp ve teknoloji hedefleri
Nörobilim alanında araştırmacılar, her yıl yayımlanan binlerce bilimsel makaledeki verileri de kapsayan ve her geçen yıl daha da artan muazzam bir bilgi hacmiyle karşı karşıyalar. Nörobilişim platformunun görevi, bu kaynaklardan azami veriyi çıkarmak ve beynin tek bir hücreden bütününe kadar her düzeydeki ilişkiler sisteminin haritasına oturtmak olacak. Bu bilgiler, beyin simülasyonu platformunun geliştirilmesinde kullanılacak. Yüksek performanslı bilgi işlem platformunun da, bu iddialı hedeflerin gerçekleşmesini sağlayacak işlem gücünü sunabilmesi gerekiyor.
Projede yer alan hekimler, nörolojik hastalıkların teşhisi için en iyi yöntemleri geliştirmekten sorumlu olacak. Patolojik yapıların çok hızlı bir şekilde tespit ve teşhis edilebilmesi, hastaların dönüşü olmayan nörolojik hasara uğramadan önce kişiye özel tedaviler alabilmesini mümkün kılacak. Bu görevi üstlenen medikal bilişim platformu, önce hastaneler ve ilaç şirketleri ile işbirliği yaparak binlerce hastadan kimlik bilgileri silinerek toplanmış klinik verileri derlemeye ve çözümlemeye odaklanacak.
İnsan Beyni Projesi’nin son bileşeni olan nörolojik teknolojiler geliştirme aşaması, projede önemli yer tutuyor. Nöron ağlarının işleyiş biçimini taklit eden mikroişlemcilerle, nöron devrelerinin olağanüstü öğrenme kabiliyeti ve kıvraklığından çeşitli uygulama alanlarında yararlanılması planlanıyor. Bu görevi, nöromorfik bilgi işlem platformu üstlenecek. Nörorobotik platformunun görevi ise, sinir ağı simülasyonunun robotlara (başta sanal robotlara) tümleştirilmesi ile bu robotlara öğrenme kabiliyeti ve kıvraklık gibi yeni özellikler kazandırılması olacak.
Yeni hedef: 2016
Platformlar kapsamlı ve bütünlüklü bir global proje içinde oluşturulacak. Örneğin araştırmacılar beyin simülasyonu ile sadece nörolojik rahatsızlıkların mekanizmalarını ve yeni tedavi hedeflerini tespit etmekle kalmayıp nörolojik teknolojilerin temel prensiplerini güncellemede ve teknoloji gelişiminin hızlandırılmasında kullanacak. Bu teknolojiler aynı zamanda simülasyonun bilgi işlem ihtiyaçlarının karşılanmasını da üstlenebilecek. İnsan Beyni Projesi’nin başarısı bu nedenle altı platformu arasında gerçekleşecek iletişim ve işbirliğinin dinamiklerine bağlı.
İnsan Beyni Projesi’ne katılan bilim insanlarının, araştırma platformlarını tamamlamak için iki buçuk yıl süresi bulunuyor. Platformların tamamlanmasının ardından bilim insanları hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak altyapı, araç ve yöntemlere kavuşmuş olacak.
İnsan Beyni Projesi’nin Türkiye yürütücüsü Sabancı Üniversitesi oldu
Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Volkan Özgüz ve Prof. Yaşar Gürbüz önderliğindeki teknik ekip, nörobenzetimli bilgi işlem mimarileri, çok düşük enerjilerle çalışan yeni bilgi işlem tüm devreleri ve donanım platformları geliştirerek, araştırmacıların insan beyninin mimarisine ve devre yapısına dayalı yeni bilişim sistemleri tasarlamasına öncü olacak.
Bu proje ile Sabancı Üniversitesi Türkiye’de insan beyninin anlaşılması, sağlık ve bilişim araştırmalarına yön vermesi ile ilgili bir platform oluşturarak, yeni katılımcıların Avrupa’daki ortaklara işbirliklerinin kurulmasında arabuluculuk yapacak ve Türkiye’nin uluslararası platformda adının duyurulmasını sağlayacak. Projeye katılım ile ülkemiz araştırmacıları da yüzyılımıza damgasını vuracak bu ileri düzeydeki araştırma faaliyetlerinin içerisinde yer alacak ve proje ortakları arasında bulunan Nobel ödüllü araştırmacılar ile bir arada çalışma fırsatı bulacak.
Grafen Projesi (Graphene Project)
Avrupa’nın Gelecek ve Yükselen Teknolojiler alanındaki on yıllık ve bir milyar Euro’luk ilk projelerinden olan Grafen Amiral Gemisi Projesi, 11 Ekim 2013 Cuma günü Gothenburg’da yapılan bir törenle yola çıktı.
Grafen Amiral Gemisi, Avrupa Komisyonu tarafından Ocak 2013’te Avrupa’nın ilk amiral gemisi projelerinden biri olarak seçilmişti. Projenin amacı, grafen ve bağlantılı katmanlı malzemelerin akademik laboratuvarlardan topluma taşınarak birçok sektöre devrim niteliğinde yenilikler getirmektir. Böylelikle Avrupa’da yeni iş sahaları açılarak ve ekonomik büyümeye katkı da bulunulacaktır.
Henüz on yaşına bile basmayan ve mucitleri Manchester Üniversitesi öğretim üyeleri Profesör Andre Geim ve Profesör Kostya Novoselov’a 2010 Nobel Fizik Ödülü’nü kazandıran grafen adlı malzeme, bilim çevrelerinin yoğun ilgisini çekmektedir. Grafende bir araya gelen benzersiz üstün özellikler, bu malzemenin çok çeşitli alanlarda çığır açıcı teknolojiler için başlangıç noktası olarak kullanılabileceğine işaret etmektedir.
Grafen Amiral Gemisi konsorsiyumunda 17 Avrupa ülkesinden 75 akademi ve endüstri ortağı yer alıyor.
Kurşunkalemden çıkan bilim; devrimin habercisi grafen maddesi
Tek bir atom kalınlığındaki karbon katmanı olan grafen, insanlığın elindeki en şaşırtıcı ve kullanışlı madde olabilir. Malzeme, keşfedilen ilk iki boyutlu atom kristali olmanın yanında, bilinen en ince malzeme ve dünyanın en sert maddesidir (elmastan bile sert olduğu halde hafif ve esnektir). Yük taşıyıcıları kütlesiz olan malzemenin ısı ve elektrik iletkenliği, ayrıca elastikiyeti çok yüksektir ve malzeme hiçbir molekülü geçirmemektedir.
Henüz on yıldan az geçmişi olan grafenin yaşam bilimleri ve tıptaki uygulamalarının, elektroniktekini bile geride bırakacağı düşünülüyor. Grafenin biyolojik uygulamalara da elverişli olmasını sağlayan bazı özellikleri var. Geniş yüzey alanı, kimyasal saflığı ve kolay devreye girme özelliği, ilaç iletimi için iyi fırsatlar sunuyor. Benzersiz mekanik özellikleri ise doku mühendisliği ve rejeneratif tıp uygulamalarını akla getiriyor. İncelik, iletkenlik ve sertlik özelliklerinin bir arada bulunması, elektron mikroskoplarında biyomoleküllerin görüntülenmesine yardımcı olarak kullanılabileceği anlamına geliyor. Kimyasal olarak aktifleştirine grafenin glikoz, kolesterol, hemoglobin ve DNA gibi çeşitli biyolojik molekülleri tespit eden, hızlı ve ultra hassas ölçüm cihazlarının geliştirilmesinde rol oynama ihtimali de var.
Bu mucizevi maddenin Graphene projesi ile beraber, grafen ve bağlantılı katmanlı malzemelerin akademik laboratuarlardan topluma taşınarak birçok sektöre devrim niteliğinde yenilikler getirmesi amaçlanıyor
Grafen Projesi’nin Türkiye yürütücüsü Sabancı Üniversitesi oldu
Sabancı Üniversitesi’nden Doç. Dr. Selmiye Alkan Gürsel’in yürütücü ve Dr. Burcu Saner Okan’ın uzman araştırmacı olduğu ekip grafenin enerji uygulamaları iş paketinde görev alacak. Enerji uygulamaları iş paketinin amacı, grafenin gündelik hayattaki enerji uygulamalarında kullanılabilmesine yönelik çalışmalar yapmaktır. Özellikle grafenin fotovoltaik hücrelerde, bataryalarda, yakıt hücrelerinde ve hidrojen depolama gibi uygulamalardaki işlevine odaklanan grup, grafen konusundaki temel ve teknolojik uzmanlıkları enerji dönüştürme ve depolama cihazları üreticilerinin ve tasarımcılarının kullanımına sunarak, enerji ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek. Grafen esaslı malzemelerin geliştirilmesi için yeni araştırma yöntemlerinin önünü açmayı hedefler…
Sabancı Üniversitesi ekibi, grafenin yakıt pilinde kullanımı konusunda çalışmalar yapacak. İlk fazda Sabancı Üniversitesi grafenin yakıt pili uygulamalarında konsorsiyumda yer alan tek üye. Bu bakımdan yakıt pili konusunda projeden çıkacak sonuçlar ülkemizin bu alandaki hem bilimsel hem de teknolojik açılardan gelişimine de önemli katkılarda bulunacak. Proje, Sabancı Üniversitesi’nin grafen alanındaki mevcut çalışmalarına katkı sağlayarak, bu alanda bir yetkinlik merkezi oluşturacak ve yeni ortaklıkların oluşturulmasına da imkan sağlayacak. Ayrıca, Türkiye’de grafen ile ilgili oluşturulacak konsorsiyumların projede yer alan Avrupa’daki ortaklara işbirliklerinin kurulmasında arabuluculuk yapabilecek ve Türkiye’nin uluslararası platformda adının duyurulmasını sağlayacak.
Bu malzemenin kullanılabileceği önemli uygulama alanları arasında hızlı elektronik ve optik cihazlar, işlevsel hafif bileşenler ve gelişmiş piller yer almaktadır. Grafen teknolojilerinin mümkün kılabileceği yeni ürünlerden bazıları, elektronik kağıt ve bükülebilir kişisel iletişim cihazları gibi hızlı, esnek ve sağlam tüketici elektroniği ürünleri ve enerji verimliliği yüksek uçaklar olarak sayılabilir. Grafenin uzun vadede yeni bilgisayar paradigmalarını ve yapay retina gibi çığır açan tıbbi uygulamaları doğurması da beklenmektedir.
Sabancı Üniversitesi Gazete tarafından sağlandı.