Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu: “İnsanların deprem anında nasıl davranması gerektiğini bilmesi gerekiyor. Küçük yangınları söndürebilmeli ve küçük kanamaları durdurabilmeli, daha sonrada çevresindekilere yardım edebilmelidir” dedi.
Afetlerin sıkça yaşandığı ülkemizde, şehirlerin afete dayanıklı ve sürdürülebilir bir şekilde planlanması ve bu planların hayata geçirilmesi gittikçe önem kazandığına dikkat çeken İTÜ Afet Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İTÜ Afet Yönetim Merkezi’nin çok ciddi ve yararlı çalışmalara imza attığını dile getirdi.
Merkezin Amacı Riski En Aza İndirebilmek
Ar-Ge ve yenilikte öncü üniversite İTÜ, Afet Yönetimi konularındaki çalışmalarına 1999 yılında Marmara bölgesinde meydana gelen 17 Ağustos, Kocaeli ve 12 Kasım, Düzce depremlerinden sonra başlayarak bu alandaki büyük bir boşluğu doldurdu. İTÜ Afet Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun verdiği bilgiye göre İTÜ-Afet Yönetim Merkezi, afet ile ilgili kamu personelini, yerel yönetim birimlerinde çalışanları, mimarları, mühendislere, öğretmen ve öğrencileri afet yönetimi konusunda eğitmeyi amaçlıyor. Ayrıca basından afetlere hazırlık vb konularda gelen bilgi taleplerini karşılayarak kamuoyunun aydınlatılması çalışmalarına da katkıda bulunuyor.
Afetlere Hazırlık Evden Başlar
Modern afet yönetiminde afetlere hazırlık bireyden ve evden başladığına dikkat çeken Kadıoğlu, bireysel veya bir grup halinde yapılan çalışmaların büyük bir afet anında eğitimsiz ve hazırlıksız halka fazla bir yararı olmayacağını belirtti. Kadıoğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Afetlerden örneğin depremde öncelikle binaların sağlam olması, eşyaların devrilmemesi, sonra da insanların deprem anında nasıl davranması gerektiğini bilmesi, küçük yangınları söndürebilmeli ve küçük kanamaları durdurabilmeli, daha sonrada çevresindekilere yardım edebilmelidir. Sivil Savunma vb profesyonel yardım afetlerin ilk saatlerinde afetzedelere ulaşamaz. Yakın bölgedeki ekipler de zaten afetten etkilenip afetzede olur. Uzaktakilerin gelmesi bir kaç gün almasa da bir mutlaka birkaç saat sürer. Bu birkaç saat içinde insanlar kendi başlarınadır. Örneğin Marmara Depreminde profesyonel ekipler sadece yassı kadayıf olmuş binalardan 600 kişiyi kurtarabilmiştir. Diğer 50 binden fazla insanı yakın komşuları ve oradaki eğitimsiz kişiler kurtarmıştır.”
İlk 72 Saat Çok Önemli
İnsanlar ilk 72 saat içinde kendilerine yeterli olabilmesi için şimdiden hazırlanması olmazsa olmaz bir şart olduğunun altını çizen Kadıoğlu, şuan bireylerin ve ailelerin afetlerde nasıl davranacağı konusunda yeterli bilinci ve hazırlığı olmadığına dikkat çekti. Yerel yönetimlere de çok iş düştüğünü ifade eden Kadıoğlu, Modern Afet Yönetimi konusunda işe uygun ve eğitimli adam alma konusunda daha hassas davranılması gerektiğini söyledi.. Kadıoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Çıkarılan yasalar ve yapılan bütün çalışmalar da yine aynı yönde olmuştur. Böylece basın yayın organları ve yöntemleri etkin bir şekilde kullanılarak afet öncesi halkın bilinçlendirilmesi ile beraber afet anında büyük ölçüde artan halkın bilgilendirilme ihtiyacının karşılanması da ihmal edilmiştir. Benzeri can ve mal kayıplarına uğramamak için en kısa sürede afetlere hazırlıklı toplum haline gelmek ve acil durum yönetim programlarını oluşturmak hedefimiz olmalıdır.”
Afet Olmadan Yönetmek Lazım
Afet konusunda ki yapılacak çalışmalara mutlaka halkın katılması gerektiğini de belirten Kadıoğlu, Türkiye’de yaşanan bütün afetlerde, afet zararlarının önceden azaltılmasına yönelik tedbirler yerine afet olduktan sonra zararların giderilmesine ağırlık verilmiş ve bu yönde tedbirler alındığından yakındı. Afet daha olmadan riski, afet olunca yönetebilecek seviyeye indirgemenin başarı olduğunu vurgluayan Kadıoğlu, Türkiye’deki en büyük hatanın bu olduğunu ifade etti. Kadıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Biz riski olduğu gibi bırakıyoruz. Afet olduktan sonra arama kurtarma ile bunun altından kalkacağız diye düşünüyoruz ve afeti yöneteceğimizi sanıyoruz. Afeti olmadan yönetmek lazım. Türkiye’nin kriz yönetiminden risk yönetimine geçmesi gerekiyor. Afet olduktan sonra tüm devlet adamları afet bölgesine gidiyor, bunun tam tersi olmalı. Afet olmadan devlet adamları bu riskli bölgelere gitmeli ve riski nasıl azaltabiliriz diye çözüm aramalı.”
Kaynak: İTÜ Kurumsal İletişim Ofisi