Yanardağ adını duymuşsunuzdur. Kitaplarda, dergilerde, gazetelerde ya da televizyonlarda yanardağların püskürdüğünü, lavların insanları öldürdüğünü görmüş ya da duymuş olabilirsiniz. Yanardağlar nasıl püskürüyor ya da gerçekten insanları öldürüyor mu? Yanardağlar nerelerde var?
Yanardağların Oluşumu
Yanardağlar, yeraltındaki ergimiş kayaçların ve gazların yani magmanın yer kabuğundaki açıklıklardan püskürmesi sonucu dışarıya çıkan maddenin yığılmasıyla ortaya çıkan yükseltilerdir. Dışarıya çıkan maddeler katılaşırlar ve volkanik bir kaya, volkanik bir arazi oluştururlar.
Yanardağlar genellikle levha sınırı denilen yerlerde veya çevresinde oluşur. Bu levha sınırları, dünyayı parçalara bölen levhaların birbirleriyle olan sınırlarıdır. Dünyamız bir yap-boz gibi levhalardan oluşmaktadır. Levhalar, çok yavaş ama sürekli bir şekilde birbirlerine ya yaklaşarak ya da uzaklaşarak hareket ederler (İşte birbirleriyle uzaklaşan levhaların hareketleri de yanardağları oluşturabilmektedir).
Yanardağların oluşumunda magma da etkindir. Magma, ergimiş haldeki mineraller ve bazı mineral kristallerinden oluşan lapa benzeri yoğun bir sıvıdır. Magmayla beraber gazlarda bulunmaktadır. Bilim adamlarına göre magmanın büyük bir kısmı Astenosferde diğer kısmı da alt manto da yer almaktadır.
Yanardağların oluşum şekilleri:
- Yayılma Sırtı: Okyanus tabanında yanardağların oluşumunda rol oynar.
- Dalma-batma bölgesi yanardağları : Yanardağlar, iki levhanın çarpışması sonucu birinin diğerinin altına daldığı levha sınırlarına dalma-batma bölgesi denir. Buralarda yanardağ oluşabilmektedir. Eğer okyanusal bir levha üzerinde yanardağ oluşursa bir ada oluşturur. Bunlara volkanik ada denilmektedir. Büyüklükleri farklıdır. Bazen bir kaya parçası kadar küçük olur bazen de Hawaii gibi bir ada büyüklüğünde olur.
Yanardağ Püskürmesi
Magmanın yükselerek yeryüzüne çıkmasına yanardağ püskürmesi denir. İki püskürme arasında günlerce, aylarca, yıllarca hatta asırlarca geçebilir.
Yanardağ püskürürken lav, taş, kil ve gaz gibi maddeleri yeryüzüne bırakır. Lavlar yüzeye çıkan akışkan magmadır. Lavlar genellikle Silisyum Oksit (SiO2) içermektedir. SiO2’in oranı lavın yoğunluğunu etkilemektedir. Lavın yoğunluğu yanardağın şeklini de belirler. Yoğun olmayan lav kalkan biçiminde bir yanardağ oluşturabilir. Bunun nedeni ise lavların bal gibi çevreye dağılmasıdır. Yoğunluğu yüksek olan lav koni biçiminde bir yanardağ oluşturabilir.
Lavların parça parça çıkmasına bomba denilmektedir. Gazlar çok büyük miktarlarda açığa çıkabilir ve insanlar için olduğu kadar bitki ve hayvanların yaşamlarını oldukça olumsuz etkiler. Bu gazlar zehirli olduğundan dolayı bu gazları solumak hayati tehlike içermektedir.
Buharlar her yanardağ patlamasında oluşurlar. Isı yükseldiği zaman buharlarda tehlikeli olur.
Küller, patlama sırasında lav parçacıklarından oluşur. Bazı küller patlamanın etkisiyle o kadar yükseğe çıkarlar ki bazen günler sonra gelebilirler.
Taşlar, 50 mmgenişliğindeki parçacıklardır ve bunlar da çevreye zarar verebilmektedirler. Bir de püskürmeyle beraber magmanın katılımsı hali olan tüflerde dışarıya bırakılır.
Yanardağlar, bu maddeleri nasıl püskürürler?
Magma, Astenosferden sonra liyosferden yukarı çıkarken bir magma odası oluşturur. Bu oda, sürekli genişleyen bir yapı gösterir. Bunun sebebi magma odasının çevresindeki kayaların lavlar tarafından eritilmesi sonucu büyümektedir. Magma odasına biriken magma baca denilen çatlaklardan yeryüzüne ulaşır. Magmanın yeryüzüyle kesiştiği yerde yani ağızda püskürme başlar. Bazı şiddetli depremler yanardağların püskürmesine neden olabilmektedir. Fakat bu olaya çok az rastlanılmaktadır.
Püskürme ve Yanardağ Tipleri;
a) Hawai tipi:
Bu püskürme tipi hafif şiddettedir. Bunun nedeni lavın akışkan olup gazın çabuk kurtulmasıdır. Bu tipte en iyi bilinen yanardağ Mauna lao (Büyüyen dağ) ve Kilauea’dır. Hawai tipi yanardağların krateri çok büyüktür.
b) Stromboli Tipi:
Bu tip yanardağlar İtalya’nın kıyılarında görülmektedir. Patlamaları çok şiddetli değil fakat ard arda püskürürler. Lavı çok yoğun olmayıp Hawai tipi püskürmelerden daha yoğundur. Bu tipte gazlar daha da sıkışıktır. Lavlar çabuk katılaştığından yanardağ ağzının çevresinde birikirler. Bu tip yanardağların tepe kısımları kesilmiş gibi gözükür.
c) Volkan (Volkanu) Tipi:
Bu tip yanardağlar ismini bir İtalyan adası olan Volkanu’dan almışlardır. Sicilya’nın kıyısında sıradağlar halinde bulunan yanardağlar bu tiptendir. Patlamaları çok kuvvetli ve gürültülüdür. Çünkü lavları yoğun olduğu için gazları sıkışıktır. Patlamalarda iri kayalar ve volkanik küller de yoğun bir şekilde açığa çıkar. Lavlar çok yükseğe fırlar.
d) Pele Tipi:
Bu tip, Martinik Adasında bulunan Pele yanardağından ismini almıştır. Bu tip yanardağların püskürmesi diğerlerinden çok farklıdır. Lav kratere ulaştığında katılaşır ve krateri kapatır. Basınç kuvvetlendiğinde yanardağ çok büyük bir şiddetle patlar ve kraterin üstü tamamen havaya uçar. Büyük miktarda volkanik kül gökyüzünü kaplar.
Yanardağların oluştuğu yerler
Dediğimiz gibi yanardağlar levha sınırları ve çevresinde oluşmaktadır. Bu oluşan yanardağların bir kısmı halen etkin,bir kısmı uyuyan bir kısmı sönmüş yanardağlardır.
Ülkemizde bulunan yanardağların hepsi sönmüşlerdir. Asırlardır patlamayan, aktif olmayan yanardağlara sönmüş yanardağlar denilmektedir. Bu yanardağlar yeniden aktif olma ihtimali azdır. Fakat, bazı sönmüş diye nitelendirilen yanardağlardan biri Meksika’daki El Chichón yanardağı,1982 yılında aktif hale gelmiştir. Ülkemizdeki başlıca sönmüş yanardağlar Büyük Ağrı, Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan, Nemrut, Erciyes, Karacadağ, Melendiz, Hasan ve Karadağ’dır.
Uyuyan yanardağlar herhangi bir etkinliği olmayan yalnız yeniden püskürme olasılığı olan yanardağlardır. Etkin yanardağlar halen aktif olan yanardağlardır. Etna, Kilauea, Mauna Lao, St. Helens başlıca etkin yanardağlardandır.
Yeryüzünde :
- Büyük Okyanus çevresi veya pasifik ateş çemberi,
- Atlas Okyanusu’nun orta kesimi ve Atlantik sırtı (Burada denizin altında yanardağlar yoğundur),
- Akdeniz ve çevresinde,
- Bazı kıtaların orta kesimlerinde aktif yanardağlar bulunmaktadır.
Yanardağlar her nerde olursa olsun bir yanardağın bulunduğu alanda yerleşim birimi (binalar, fabrikalar…) yapılması insan kaybına daha çok neden olmaktadır.Bu yüzden yanardağ çevresinde yerleşim birimlerinin kurulmaması hayati açıdan önemlidir. Yanardağlar tehlikeli değildir çevrelerine yerleşim birimleri kurulmadıkça.
Hazırlayan :Gökhan Atmaca http://twitter.com/kuarkatmaca / Tarih: 10.09.2004
Kaynaklar : Depremler ve Yanardağlar, Fiona Watt, TÜBİTAK, 2001
*2010 yılında İzlanda’da aktif olan ve hava ulaşımını son derece olumsuz etkileyen Eyjafjallajokull yanardağı ile ilgili facebook’taki fotoğraf albümünü ziyaret edebilirsiniz. Tıklayın
Bazı Volkanik Patlamalar
Yıl |
Yanardağ adı | Ölü sayısı |
079 | Vezüv (Italya) | 2000 |
1171 | Awu (Endonezya) | 3200 |
1783 | Laki (Izlanda) | 10000 |
1895 | Tombara (End.) | 66000 |
1883 | Krakotao (End.) | 36000 |
1902 | Pele (Martinik) | 29000 |