The Telegraph gazetesinde yer alan bir habere göre görünmezlik pelerini olgusundaki temel bir ilkeye benzer bir ilke ile nükleer santraller, hastaneler, okullar gibi binalar depremlere karşı korunabilir.
2011 yılının Haziran ayında, topluluğumuzun bilim sayfalarında görünmezlik pelerini ile ilgili son gelişmeleri de içeren bir yazı ele almıştım. Bu yazıda, olabildiğince açık bir şekilde ışığın belirli dalga boylarında belirli büyüklükteki nesneleri görünmezlik pelerini ile saklayabildiklerini, benzetme anlamıyla görünmez kıldıklarını anlatmıştım. Bu haberin öncesinde veya sonrasında bu yazıya tekrar göz atabilirsiniz. Kısaca özet geçecek olursak, ışığın çeşitli dalgaboylarını içeren elektromanyetik spektrumda mikrodalga bölgesine denk gelen ışıkta nano boyutlarda yani bir insan saç telinin 50 binde 1’i büyüklüğünden biraz daha büyük bir cismi (300 nm’ye 6 mikrometre) saklayabilmişti bilim insanları. Ancak görünür ışıkta yani insanların da görebildiği ışığın dalgaboylarında bu cisim saklanamıyordu. Yazı içerisinde bu durumu izah ettiğimi hatırlıyorum. Nitekim aradan aylar geçtikten sonra ajanslardan görünmezlik artık hayal değil şeklinde oldukça abartılı bazı haberler yayınlandı [2]. Haber içeriğine bakıldığında başlıktaki abartı yerine olan anlatılmaya çalışılmış. Haziran ayında anlattığım gelişmenin üzerine bu çalışmada yine mikrodalga bölgesine düşen ışıkta sadece biraz daha büyük bir cisim ki doğru yazılmış ise 18 santimetre büyüklüğünde ve önceki çalışmadan farklı olarak üç boyutlu bir özelliğe sahip. Ancak değişmeyen bir nokta, görünür ışıkta hâlâ bir cisim (hangi büyüklükte olursa olsun) görünmezlik pelerini olgusu ile saklanamıyor.
Bu kısa özetten sonra gelelim bizim abartılı başlıktaki haberimize, evet okuyucuyu bilimdeki gelişmeleri okumaya davet etmek için cazibesi yüksek başlıklara ihtiyacımız var-yoksa ücretsiz bilim dergimiz bile okunmuyor.
Az önce bahsettiğim gibi, son yıllarda bilim insanları belirli koşullar altında bazı ışık dalgaboylarında cisimleri saklamaya çalışıyorlar. Manchester Üniversitesi’nden araştırmacılar da benzer bir yolu depremlere ve diğer doğal afetlere karşı binaları, yapıları savunmaya yönelik kullanma amacındalar. Bilinen görünmezlik pelerini olgusunda ışık saptırılarak cisimler saklanmaya-gizlenmeye çalışılıyor. Bu araştırmacılar da benzer olarak “basınçlı kauçuk” dedikleri bir olgu ile depremler tarafından üretilen şok dalgalarından bahsettiğim nükleer santraller, okullar gibi yapıların saklanabileceğini, gizlenebileceğini iddia ediyorlar. Bu basınçlı kauçuk ile gelen şok dalgalarını binanın etrafından geçirip göndermeyi düşünüyorlar.
The Telegraph gazetesindeki habere göre Proceedings of the Royal Society A dergisinde yayınlanan çalışmada Dr. William Parnell bu tekniğin doğal afetlerden veya terör saldırılarından kamu binalarını, nükleer santralleri, elektrik direklerini koruyabileceğini belirtiyor. Bu etkilerden gizleme anlamında hem teorik hem de pratik olarak önemli bir süreç yürüttüklerini de gazeteye verdiği demeçte eklemiş.
Teorik olarak öngerilmeye sahip doğal bir malzeme (basınçlı kauçuk) ile elastik dalganın belirli bir türünden gelen etkiyi saklayabileceği gösterilmiş yapılan çalışmalarla. Araştırmacılar, şimdi genel teoriler üzerine daha fazla ve pratikte bu teorinin nasıl gerçekleştirilebileceği üzerine çalışıyorlar. Bu sırada, bu çalışmanın elastik dalganın hızını ve yönünü kontrol etmede gerçekten bir potansiyele sahip olduğunu [4] no’lu referanstan okuyabilirsiniz. Bu da böyle dalgaların bu şekilde kontrolünün elektronikte nanoteknoloji uygulamaları gibi bir çok alandaki olası etkilerinden dolayı önemli bir gelişmedir.
Dr. William Parnell’a göre eğer teori daha büyük yapılara uygulanabilinirse binalar ve yapılar bu şekilde doğal afetlerden korunabilir veya daha gerçekçi olunduğunda bu tür yapıların çok önemli belirli kısımları bu şekilde korunabilir.
Henüz teorik olarak çalışılan bir konu olsa da gelecek yıllarda pratik olarak gerçekleştirilebilirse depremlere, doğal afetlere karşı hassas yapılar (örneğin insanların çoğunlukla bulunduğu yerler, alışveriş merkezleri, okullar, hastaneler…) korunabilir. Yine de depremlere karşı böyle bir teknolojinin olmadığı bir yüzyılda binalarımızın güçlendirilmesi, deprem koşullarına uygun olarak inşa edilmesi gerekiyor.
Gerek görünmezlik pelerini konusundaki çalışmalar gerek de binaların bu şekilde depremlerden korunması ile ilgili çalışmalar henüz pratik uygulamaları olmayan çalışmalardır. Okuyucunun bu konudaki abartılı haberleri bu gözle incelemesini tavsiye ederim.
Hazırlayan: Gökhan Atmaca / http://facebook.com/anadoluca
Kaynaklar: