Nanoteknoloji’nin fikir babası Nobel ödüllü fizikçi Richard P. Feynman’dır. 1959 yılında Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’ndeki “Aşağıda Bir Sürü Yer Var” adlı konuşmasında minyatürleşmenin geleceğinden bahsedip maddenin atomik katmanda işlenebilmesi olasılığından söz etmiştir böylece nanoteknoloji fikrini ortaya atmıştır. Feynman’ın bu konuşması teorikte o günlere göre çok fantastik olarak karşılanmıştı. Oysa fiziğin sınırları dışına çıkmıyordu, atomlara fizik şartları altında hakim olmamıza hiçbir engel olmadığı görüşündeydi.
Feynman zamanımızın teknolojisini tam bir şekilde önceden söylemeyi başarmıştı. Richard Feynman elektron mikroskobuyla göremediklerini arıyordu. Oysa 10 Angstrom, elektron mikroskobunun görüntülemesi için yeterliydi. Onun aklına cevabını çok iyi bildiği şu soruyu sormak geldi: Daha küçükleri bu doğada mevcut değil miydi?
Feynman düşüncelerinde o kadar ciddiydi ki 24 ciltlik Britannica Ansiklopedisini bir toplu iğnenin başı büyüklüğünde bir alana sığdırabileceğine inanıyordu. Bu düşüncenin gerçekleşmesi için o zamanki standart tekniklerin buna yeterli olmayacağını ama gelişen teknolojiyle birlikte bunun mümkün olacağını bu yüzden elektron mikroskobundan daha iyi bir mikroskoba ihtiyaç duyacaklarını söylüyordu.
Bilgisayarların minyatürleştirileceğini, çok çok küçük makinelerle DNA kodlarının çözümünün yapılabileceğini ve enerji problemlerini halledebileceklerini dile getirdi. Aynı konuşmasında Feynman gençleri 1 cm’nin yaklaşık 25’te birinden daha küçük, çalışır bir motor yapmaya davet etmiştir.Motoru yapana 1000 dolar ödül vaad etmiştir. İki genç bu yarışmayı kazanmıştır. 1983’te William McLellan adlı genç istenen küçüklükte bir motoru yapmayı başarmıştır ve aynı yıl Tom Newman adlı genç, elektron baskı aygıtını kullanarak Charles Dickens’ın “A Tale of Two Cities” romanının ilk sayfasını 25000 kez küçültmüştür.
1970’li yıllarda MIT’de master yapan K. Eric Drexler adlı bir üniversite öğrencisi bu ilişkinin ne derece muhteşem bir fikir olduğunu anladı.Biyolojik sistemlerden esinlenerek molekül boyutunda makineler yapılabileceğini önerdi ve çalışmalarını bir kaç konferans ve seminerde anlattıktan sonra, 1986’da Engines of Creation, 199’1de Unbounding the Future , 1992’de de Nanosystems: Molecular Machinery, Manufacturing and Computation adlı kitaplarıyla bütün bunları bilim camiasıyla paylaştı. Ilk kez nanoteknoloji terimini kullanan kişi olarak Eric Drexler nanoteknolojinin öncüsü olmuştur.
Nanoteknoloji’nin hayallerden çok uzaklarda dünyanın açtığı yeni kapının anahtarı olması için 1981’de IBM’in İsviçre’deki Zürih Araştırma Laboratuvarları’nda Heinrich Rohrer ve Gerd Karl Binnig tarafından icat edilen ve atom parçacıklarını 2000 kez büyültme özelliğiyle elektron mikroskobunun ölçtüğü angstromun 10’da biri boyutundaki 1 nanometreyle, altına inen STM’nin(Scanning Tunneling Microscopy) büyük katkıları olmuştur. 1989’da D.Eigler ve E.Schweizer 35 Xenon atomu ile IBM logosunu yapmışlardır. Nokta işaretine 350 milyon tane sığdırılabilmektedir.
Nanoteknolojinin kurucuları arasında sayılan Richard Smalley, 1996 yılında (buckminsterfullerene) buckyballs adı verilen yeni bir karbon türü buluşundan ötürü, Robert Curl ve Harold Kroto ile kimya dalında Nobel Ödülü almıştır.
Yazar: Didem Rodoplu / NetBilim Dergisi yazarı
Makalenin devamını okumak için ücretsiz olan NetBilim Dergisi’nin Aralık 2006 sayısını inceleyiniz…