Bilim insanlarının fare, maymun gibi hayvanlar üzerinde yaptıkları deneyler bir gerçektir. Kediler ise kimimizin beraber oyun oynadığı kimimizin arkadaşlık ettiği bir evcil hayvan olarak en yakınımızda olan canlılardandır. Bu yazıda Popular Scince’da gördüğüm bir yazıyı derleyerek bilimde kendine yer bulmuş kedilerin kısacık hikayelerine yer vermeye çalıştım.
Klon Kedi
2001 yılında Texas A&M Üniersitesi’nde Operation CopyCat dünyanın ilk klonlanmış evcil hayvanını üretmişti. Gökkuşağı adı verilen üç renkli bir dişi kediden nakledilen DNA ile Allie isimli kedinin embriyosuna yerleştirilerek klonlanan kedi genetik olarak Gökkuşağı ile aynı olsa da, iki kedi aynı görünmüyordu. Bunun nedeni bir kedinin tüy renginin rahimde olan epigenetik değişimlerle düzenleniyor olmasıdır. Klon Kedi 2011 yılına kadar yaşamıştı ve hatta birkaç tane kedi yavrusu bile doğmuştu.
Astronomi Kedisi
Listemizdeki bir diğer kedi adını Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü cesaretle savunan rönesans gökbilimcisi Nicolas Copernicus’tan alıyor ve yukarıda gördüğünüz fotoğrafta gökbilimci Edwin Hubble’ın kollarına yaslanmış vaziyette. ABD’nin California eyaletindeki Huntington Kütüphanesi Hubble’in eşi tarafından yazılmış bir mektup buldu. Bu mektup genişleyen evrenin sırlarının açığa çıkmasında Nicolas Copernicus isimli kedinin Hubble’a yardım etmiş olabileceğini ima ediyor, işte mektuptaki o ifade.
“Edwin büyük masasında çalıştığında, Nicolas ağırbaşlı bir şekilde kapsayabildiği kadar çok sayfaya yayılırdı. Edwin “Nicolas bana yardımcı oluyor” şeklinde açıklamıştı.”
Kablosuz Telgraf Kedi
Albert Einstein’ın kablosuz telgrafların nasıl çalışacağını açıklamak için bir kediyi kullandığı “efsanesini” daha önce duymuş muydunuz?
Efsaneye göre Albert Einstein şöyle demiş,
“Görüyorsunuz, telli telgraf bir tür çok ama çok uzun bir kedidir. Siz kuyruğunu New York’tan çekiyorsunuz ve başı Los Angeles’ta miyavlıyor. Bunu anlıyor musunuz? Ve radyo aynı şekilde çalışır: buradan sinyal gönderirsiniz, oradan bu sinyali alırlar. Tek fark, kedinin olmaması.”
Bu sözün kaynağı onaylanmış değildir, bu yüzden üstüne basa basa efsane olduğunu belirttim.
Casus Kediler
Yüksek teknoloji ürünü casusluk araçlarını unutun. 1960’lı yıllarda, CIA Akustik Kedi Operasyonu başlattı. Plan Rusların konuşmalarını dinlemek için kedileri eğitmekti. Kedinin kulağına bir mikrofon, yakasına yakın bir verici ve kuyruğuna bir anten yerleştirilmesi ile ilk kedi ajan görevlendirildi ve bir taksi ile ilk görevine çıktı. 1967’den kısmen değiştirilen bir nota göre “bu program bizim son derece özelleşmiş ihtiyaçlarımız için pratik anlamda katkıda bulunamaz” sonucuna varılıyor. Görünen o ki, gerçekten denemişler, bir de not düşmüşler.
Biyonik Kedi
2010 yılında fotoğrafta gördüğünüz Oscar isimli kedi aşık kemiklerine doğrudan protez ayaklar eklenen ilk kedi oldu. Bu teknoloji “intraosseöz transkutanöz amputasyon protezi-ITAP” olarak adlandırılıyor ve kiri ve bakterileri yok eden sıkı bir mühürde metal ile etin birlikte kaynaşması için geyik boynuzlarının gözenekliliğini taklit etmektedir. Bu ITAP teknolojisi protez bacaklar için insanlar üzerinde de denenmiştir.
Karanlıkta Parlayan Kedi
2011 yılında bilim insanları yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz genetiği değiştirilmiş parıldayan kedi üzerine çalıştıklarında, AIDS hastalığına karşı direnç geliştiren bir geni kediye vermişlerdi. Bu floresan yeşil rengi bilim insanlarının eklediği farklı bir genden ileri geliyor ki bu önemli genin kedi genomuna yerleştirilip yerleştirilmediğini gösteriyor. Eğer bu deneyler başarılı olursa, insanlar için HIV virüsünü önlemek için yeni stratejilerin önünün açılabileceği düşünülüyor.
Ağırlıksız Kedi
Kediler gerçekten de her zaman ayakları üstüne mi düşer? 1947 yılında, ABD hükümeti gerçeği öğrenmek istedi. Aerouzay Tıp Bölümü bir parabolik uçuş sırasında C-131 uçağına iki kedi getirdi. Bu iki kedi de birkaç saniyeliğine bu uçuş sırasında ağırlıksız hale geleceklerdi. Elbette bu deney bu iki kedi için eğlenceli olmadı. Vidosunu izleyebilirsiniz, https://www.youtube.com/watch?v=O9XtK6R1QAk
Astro Kedi
1963 yılında, Félicette uzaydaki ilk kedi oldu. Aslında bir zamanlar iyi huylu bir sokak kedisiydi, ta ki Fransız hükümeti onu ve diğer 13 kediyi sıkıştırma odaları ve santrifüjleri içeren bir eğitimden geçirene kadar. 18 Ekim 1963’te ise anlaşılan aralarında “şanslı”sı olduğuna kanaat getirilmiş olacak ki, bir Fransız Veronique AG1 roketi içindeki özel bir kapsül içinde uzay yolculuğu başladı. Bu sırada onun beynine yerleştirilen bir elektrot ile nöral aktivitesi de kaydediliyordu. 160 kilometre sonra kapsül roketten ayrıldı ve paraşütle Dünya’ya geri döndü. Félicette iniş sonrası hayattaydı ama birkaç ay sonra ötenazi oldu. Bilim insanları beyin implantını incelediler.
Kuantum Kedisi
Elbette ki böyle bir seri için Schrödinger’in Kedisini atlamak mümkün değildir. Kuantum mekaniğinin nasıl çalıştığını anlamaya çalışırken, Erwin Schrödinger herkesin anlayabileceği bir dili tercih etti ve ortaya bir şey koydu: Kediler. O ünlü düşünce deneyinde bazı pislikler bir kediyi, bir şişe zehri ve bir radyoaktif madde içeren bir kutunun içine koyuyorlar. Eğer tek bir atom bozunursa, şişe parçalanır ve kedi ölür. Ancak gözlemcinin kutuyu açmadan kedinin zehirlenmiş olup olmadığını bilmesinin hiçbir yolu olmadığı için, kedinin hem canlı hem de ölü olduğu düşünülür. Bu konuyla ilgili detaylı bir yazımız var, inceleyebilirsiniz.
Gökhan Atmaca, MSc.
Takip: twitter.com/kuarkatmaca
İletişim: facebook.com/anadoluca
Referanslar:
http://www.popsci.com/11-most-important-cats-science?image=11