Nanoteknoloji alanı ile ilgili patent, makale gibi yayın odaklı istatistikleri tutan bir veritabanı olarak kabul edebileceğimiz StatNano web sitesi Uluslararası Bilimsel İndeksleme (İng. ISI) indeksli nanoteknoloji konulu makale ve yayınların 2015 yılı istatistiklerini açıkladı. Bu veritabanına göre 2015 yılında toplam 130623 nanoteknoloji konulu makale yayınlandı. 2014 yılına göre nanoteknoloji konulu yayınların sayısı %1,6 arttı.
2015 yılında tüm bilim alanlarında 1360520 ISI indeksli makale yayınlanırken bu sayı geçen yıla göre %4,42 oranında bir azalma gösterdi. Nanoteknoloji konulu makaleler ise tüm bu makalelerin %9,6’sına tekabül etmekte.
StatNano veritabanına göre, 2015 yılında en çok nanoteknoloji konulu makale yayınlayan ülke Çin. Çin adresli makalelerin sayısı 44943‘ü bulmuş. Arkasından ABD 21750 ve Hindistan 9867 makale ile ilk üçü oluşturuyor. Ülkemiz ise 1734 makale ile bu sıralamada ilk 20 içinde. Sıralamada ilgimi çeken başka bir ülke ise Güney Kore. Bundan birkaç on yıl önce ekonomi olarak birkaç kat daha önde olduğumuz Güney Kore, bugün hem ekonomi olarak bizim önümüzde hem de bilimsel anlamda. Sıralamada 8296 makale ile 4. sırada yer alıyor.
İşte sıralama:
Elbette ki, ülkelerin bilimsel araştırmalardaki konumunu belirlemede makale sayısı tek parametre değildir. Makaleler dışında patentler, yapılan yatırımlar, laboratuvarların yapısı ya da bilgi üretkenliğinin güçlendirilmesi gibi çok sayıda faktör sayılabilir. Ne var ki, bilimsel çalışmaların sonucunda elde edilen çıktıların duyurulması ve bilim dünyasına sunulması amacıyla yazılan makaleler aslında birçok etkin faktörün bileşkesidir. Bir makalenin oluşması için öncelikle kayda değer bir bilimsel çalışmanın yapılması gerekir. Bu bilimsel çalışmanın var olabilmesi için o ülkelerde gerekli altyapının sağlanması, bu altyapıyı kullanacak bilim insanlarının yetiştirilmesi ya da barındırılması gerekir. Yani bir bilimsel çalışma hem teknoloji hem de eğitimle alakalıdır. Hatta tüm bunlar sadece bu iki şeyle sınırlı değildir. Sonuç olarak, üretilen makale sayısı ülkeler için kendi durumlarını gözetmek ve diğer ülkelerle kıyaslamak adına önemli bir parametredir. Bu istatistikleri dikkate almak gerekir.
Ekonomik olarak bir zamanlar çok ilerisinde olduğumuz bir ülkenin bugün makale sayısında bizden 5 kat daha fazla iş çıkarması dikkate değer bir sonuç. Üstelik, bu tip sanayi-üniversite iş birliğinin kuvvetli olduğu bir ülkede bilimsel makaleden çok patent daha ön plandadır. Bizim ise sadece makalemiz vardır, nanoteknoloji alanında patent konusunda makaleden çok daha gerideyiz. Dolayısıyla böyle bir durumda olmak düşündürücü. Çünkü bu sonuç gerekli yatırım ve vizyona sahip olmadığımız gibi var olan potansiyelimizi yeterince kullanmadığımızı da gösteriyor. Son 14 yılda akademisyen sayısı yaklaşık olarak 70 binden 150 bine arttı ama bu artışın bir şekilde etkisini patentler, makaleler üzerinde yeterince gördüğümüz söylenebilir mi? Doktora öğrencisi ya da yüksek lisans öğrencisi olmayan akademisyenler sadece derslere girip çıkıyorsa, bir sorun var demektir. Hâlâ bu ülkede araştırma ve geliştirmeye harcanan bütçe kalemi diğer ülkelerin çok altında ise bir sorun var demektir. Diğer taraftan, evet bilim yapmanın kalitesinin tek ölçütü olarak sayı anlamında makale, patent, araştırma projeleri ile değerlendirilemez. Ancak bir bakın, listedeki önümüzde yer alan ülkelere.
Ülkemizin sıralaması tüm bilim alanlarını kapsayan sıralamada biraz daha iyi, 25544 makaleyle 17. sıradayız. Daha fazla bilgi için kaynaktaki bağlantıyı takip edebilirsiniz. 150 bin akademisyen ve bir o kadar lisansüstü öğrenciyle birlikte toplamda 25 bin makale, durum bu.
Gökhan Atmaca, MSc.
Takip: twitter.com/kuarkatmaca
İletişim: facebook.com/anadoluca
Kaynak:
StatNano
Ayrıca bakınız, Türkiye’de Nanoteknoloji