Geçtiğimiz günlerde ilginç bir öneri milyarder uzay girişimcisi ve SpaceX, Tesla gibi şirketlerin sahibi Elon Musk tarafından ortaya atılmıştı. Öneri şuydu, Mars’ta olası bir yaşamın oluşmasını beklemek çok uzun yıllar alabilir ve bunu beklemek yerine Mars’ı termonükleer bombalarla yerle bir etmenin gezegenin hızlı bir şekilde dönüştürülmesi fikriydi. İşin özü bu nükleer bombalamayla manyetosferi olan bir gezegenin üzerinde bir atmosfer oluşturmaya çalışmak. Mars yüzeyi üzerinde buz katmanlarının bulunduğunu biliyoruz ve bu bombalama buz katmanlarının erimesini sağlayarak, içinde saklı kalan karbondioksit gazı atmosfere salınmış olacak. Atmosferde gaz yoğunluğu artınca, Mars atmosferinin kalınlığı da artmış olacak. Bu sayede de, gezegen yüzeyinde sıvı bir şeyler bulunabilir, mesela su gibi. Elbette ki, bir nükleer bombadan bahsediyoruz. Bunun yan etkileri olacaktır. Günümüzde uygulanması pek mümkün görünmüyor. Ancak Elon Musk’tan böyle bir çıkışın gelme sebebi, bu tür ilginç söylemlerle kendi şirketlerinin misyonlarını canlı tutmak. Dönem dönem yapılan bu açıklamalarla yavaş yürüyen işleri canlı tutma politikası da diyebiliriz. Herkesin ilgiye (!) ihtiyacı var.
Ne var ki ortaya atılan bu öneri, başka tartışmaların da önünü açtı. Örneğin, gezegenler arası nükleer savaş gibi. Hatta bu tartışma bir soruyu daha akıllara getiriyor, uzayda bir nükleer savaşı tespit etmek mümkün mü?
Popular Science’da birkaç gün önce yayınlanan bir yazı bu soruyu ele alıyor. Dünya’daki nükleer patlamaları sismograf ağı, sesötesi (infrasound) istasyonları ve hidroakustik izleme sayesinde havada olsun, suda olsun ya da yer altında olsun takip edebiliyoruz. Soğuk Savaş sırasında geliştirilen sensörler ile bugün gerçekleşen herhangi bir nükleer denemeyi oldukça hızlı bir şekilde tespit edebilmek mümkün. Peki, ya uzayda böyle bir deneme olursa? Tespit edebilir miyiz?
Bu soru şuradan kaynaklanıyor, bu sensörler Dünya ile sınırlıdır. Yani başka bir gezegende ya da uzay boşluğunda birileri gizlice nükleer bomba denemesi yapsa bu elimizdeki imkanlarla tespit edemeyiz. Farklı bir yönteme ihtiyacımız var.
Uzaktaki yıldızlardan Dünyamıza gelen ışık bu yıldızların yörüngelerindeki gezegenler dahil değişik atmosferler boyunca geçiyor ve bu ışıktan bu gezegenler hakkında anlam çıkarımları yapabiliriz. Eğer astronomlar yeterince hazırlıklı ve şanslı iseler, ışıktaki değişimlerden çok uzak bir gezegendeki bir nükleer savaşın belirtilerini yakalamaları mümkün olabilir. The Atlantic isimli internet sitesindeki Ross Andersen’in “Uzaylı Savaşları Dünya’dan Görülebilir” başlıklı yazısı tam da bu konuya değiniyor. Bu yazıya göre, Cornell Üniverstesi’nin Carl Sagan Enstitüsü’nden Adam Stevens, Duncan Forgan ve Jack O’Malley James uzak gezegenlerdeki atmosferleri inceleyerek oradaki olası teknolojik yaşam hakkında bilgi edinip edinemeyeceğimizle ilgili bir makale yayınlamışlar. arXiv’de yayınladıkları makalede, değişik senaryolara göre başka bir gezegendeki teknolojik gelişmelere bağlı olarak o gezegenin atmosfer şartlarını göz önünde bulundurmuşlar. Bu senaryolardan biri, bir gezegende yaşanan nükleer bir savaş. Böylesine bir savaş sonrası atmosferde yaşanacak değişimler bilim insanlarına göre yeni nesil teleskoplarla tespit edilebilir. Dolayısıyla başka bir gezegende atmosferdeki önemli değişimlere bakarak o gezegen hakkında bazı çıkarsamalar yapabiliriz. Aslında bu bilinen bir şey. Kepler Uzay Teleskobu ile ötegezegenleri yıldızlarının yörüngelerinden geçerken oluşan ışıktaki değişimden varlıklarını tespit edebiliyoruz. Daha gelişmiş bir teleskop ile uzak yıldızlardaki gezegenlerin atmosferlerine odaklandığımızda, belki de o gezegen içinde neler olup bittiğine dair çıkarsamalar yapabileceğiz. Tabii gelişmiş bir uygarlık varsa.
Atmosferde değişimin yaşanacağı ve bunu gelişmiş yeni nesil teleskoplarla tespit edebileceğimiz senaryolar makalede şöyle özetlenmiş:
– Nükleer Yok Olma
Bir nükleer savaşın ardından yaşanacak değişiklikleri Gama ışın tespiti ve geçiş spektroskopisi yöntemleri ile en geç 5 yıl içinde tespit edilebileceği öngörülüyor.
– Biyolojik Savaş
Biyolojik savaş sonrası atmosferdeki değişimler 1 ila 30 yıl arasındaki bir süreçte transit spektropskopisi ile tespit edilebilir.
– Nanoteknoloji ile Yok Olma
Bu türden bir yok olma, gelişmiş bir uygarlığa ev sahipliği yapan bir gezegenin biyosferinin nanoölçek makineler tarafından işgal edilmesi ile gerçekleşebilir. 1000 yıllık bir sürenin ardından bu değişimler transit spektroskopisi ve fotometri yöntemleri ile tespit edilebilir.
– Kirlilik
Yıldızsal kirlilik 100 binden fazla yıl içerisinde astrosismoloji yöntemi ile tespit edilebilirken, gezegensel kirlilik 10 ila 10 bin yıl içerisinde kızılötesi transit spektroskopisi ile tespit edilebileceği belirtiliyor. Yörüngesel bir kirlilik ise 100 bin yıl içinde transit spektropskopisi ve fotometri ile tespit edilebilir.
– Gezegen Yok Oluşu
Bu türden bir yok olma, Kızıl ötesi enkaz diski görüntüleme yöntemi ile 100 bin yıl içinde tespit edilebilir.
Carl Sagan Enstitüsü’nden bilim insanlarının yayınladığı bu makale teleskop ile yapılan gözlemlerin gelecekte farklı amaçlar taşıyabileceğinin de bir işareti aslında.
Gökhan Atmaca, Bilim Uzmanı (MSc.)
Takip: twitter.com/kuarkatmaca
İletişim: facebook.com/anadoluca
Kaynak:
Kelsey D. Atherton, Can We Detect A Nuclear Weapon In Space?, Popular Science, Eylül 2015