Nanoteknoloji maddenin atomik veya moleküler hassasiyetle kontrol edilmesi üzerine kuruludur. Bu başlı başına tehlikeli değildir, bunun yerine nanoteknoloji çoğu uygulamalar için gelecek vaat edicidir. Ancak problem biyoteknoloji gibi güç arttıkça bu gücün kötü amaçlı kullanım potansiyelinin de artmasıdır.
En büyük problem her şeyi yiyen ve kendi kendini kopyalayan nanomakineler elbette değildir. Bu amaç için akıllı tasarım gerekir. Böyle bir makineyi çoğaltmak zordur: biyoloji bunu daha iyi yapar. Belki bazı “manyaklar” sonunda başarılır olur ancak bu yıkıcı teknoloji ağacında ulaşması zor bir yerdedir.
Nanoteknoloji ile ilgili en belirgin risk silahlar gibi savunma sanayi ürünlerinin atomik hassasiyetle ucuz ve hızlı üretimidir. Dünya’da herhangi bir devlet otomatik veya yarı-otomatik silahların büyük miktarlardaki “baskı”sını ordularının bu silahlanma yarışında en hızlısı olması için kullanmayı isteyecektir.
Silahlar daha küçük olabilir, sinir gazı gibi davranan bir akıllı zehir gibi. Ayrıca nükleer silahlanma ve iklim mühendisliği de herhangi bir kimsenin bu yollarla kontrolünde kalabilir.
Bu gibi nedenlerle Oxford Üniversitesi’nde İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nde çalışan Anders Sandberg nanoteknolojiyi de insan varoluşunu tehdit eden potansiyel tehditlerden biri olarak görüyor.
İnsanlığı tehdit eden felaketler isimli yazı dizimiz bir sonraki yazımız ile sona erecek.
Gökhan Atmaca, MSc. twitter.com/kuarkatmaca | facebook.com/anadoluca
Kaynak:
Anders Sandberg,The Five Biggest Threats to Human Existence , Popular Science, May 2014