2013 yılı sonlarından itibaren kuzey ve doğu ABD’yi etkisi altına alan kuzey kutup girdabı sıcaklığı -50 °C’ ye kadar düşürmüştür. Buna rağmen bugünlerde Avustralya’da sıcaklıklar normal sıcaklık değerinin üstüne çıkmakta ve sıcaklıklarda + 45 °C sıcaklık değeri gözlenmiştir. Bu yüzden insanlar çok zorlanmaktadırlar. Son yılların en yüksek ve en düşük sıcaklıkları mevsimlerine göre normal değerlerin dışına çıkmaktadır. Bu noktada Küresel Isınma konusu daha da önemli olmaktadır. Ayrıca kendi ülkemizi de düşündüğümüzde bu sene yeterince kar ve yağmur yağmaması gelecekte insanlığı çok zor günlerin beklediği düşünülmektedir. İncelediğim bir çalışmayı sizinle paylaşmak isterim.
Hepimiz Dünya’nın ikliminin değiştiğini biliyoruz. Yaşadığımız yerde kaçınılmaz olan gayet ciddi etkiler vardır. Kuzey Amerika’nın New England isimli eyaleti için bu değişimleri konuşursak, bazı değişimler örneğin fazla nem, sürekli sıcak geçen geceler gibi hemen göze çarpmayabilir. Ancak çok fazla yağış miktarı gibi değişimlerin çarpıcı bir şekilde farkına varılabilir ya da çok fazla kar yağması gibi şaşırtıcı değişimler de olabilir ama çok daha güçlü kasırgalar tehlikeli değişimlerdendir. Bilim bize, bunların Dünya’da bir tehlike beklenildiğini söylemektedir ve aslında biz bunları görüyoruz.
Biz ayrıca bu değişiklikler için sürücü koltuğunda oturduğumuzu biliyoruz, yani bu değişimlerin oluşmasındaki en büyük sebep biziz. Biz insanoğlu, petrolü, kömürü ve doğal gazı (Dünya’nın yerkabuğunda gömülü olan fosil rezervlerinden elde edilen bu tür yakıtları) yakarak atmosferin bileşenlerini değiştiriyoruz. Sera gazları atmosferin küçücük bir miktarını oluşturur, fakat bunların ısı hapsetme kabiliyetleri sayesinde ılık bir dünyada yaşıyoruz, ne çok sıcak ne de bir kartopu dünya. Tam olarak ikisinin arası, başka bir gezegende olmayan nimet gibi düşünülebilir. Sera gazları uzaya kaçan ısıyı hapsederek Dünya’nın belirli bir sıcaklığa sahip olmasını sağlar. Geceleri çocuğun etrafına sarılmış bir battaniye gibi sera etkisi dünyamızı sıcak tutar. Sera etkisine neden olan atmosferimizdeki sera gazlarının oranı wikipedia sayfasına göre şöyle %36-70 arasında su buharı, %9-26 oranları arasında karbondioksit, %4-9 oranlarında metan ve %3-7 ile ozondur. En çok ısı hapsedebilenleri ise karbondioksit ve metandır, bu nedenle “küresel ısınma” açısından tehlikeli gazlar olduğu söylenebilir. Biz kalın tabakaya sahip olan sera gazlarına hâlâ ekleme yapıyoruz ve Dünya daha da ısınıyor. En kapsamlı kanıtları Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nde (ICCP) değerlendiriliyor. ICCP 5. değerlendirme raporlarını yayınlamaya başlandı, son bölümde gözlenen ve öngörülen değişikliklerle insanların küresel ısınmayı tetiklediği %95 olasılıklara çıkarak kesinleşti. Dünyanın dört bir yanından iklim bilimcilerin ortak görüşü, iklim değişikliği ile insan eylemleri arasındaki bağlantı, sigara içmek ve kanser arasındaki bağlantı kadar güçlüdür.
Yine de son 15 yıl için basında küresel ısınmanın durduğu söyleniyor, yayınlanmış bu teorinin aksine bu yıl kutuplarda buz miktarı artıyor; ve aşırı soğuk dalgaları gibi haberlerle küresel ısınmanın olmadığına dair haberler yayınlanıyor.
Peki bu tür gözlemler küresel ısınma teorisinin içine bir delik açar mı? Bu önemli değil, işte nedenleri;
- İlk olarak, bilim insanları sera gazlarının desteğinin çok büyük olduğunu ve 170 yıldan fazla yıldır etki ettiğini kanıtladılar. Herhangi bir 10-15 yıllık bir süreçte Dünya’nın ısınma hızı yavaşlatılabilir. Ancak çok uzun vadede sıcaklıklar hâlâ artmakta ve devam edecektir.
- İkinci olarak, geçmiş 10 yılda sera gazları nedeniyle yakalanmış ısı aşırılığının çoğunun okyanusun derinlerine gitmesi ortalama küresel ısınmanın yavaşlama nedeni olarak gözlenebilir. Kara üzerinde sıcaklık artması devam etmektedir küresel sıcaklık ortalaması rekor seviyededir. Geçtiğimiz 10 yıl, tarihsel kayıtlarda en sıcak 10 yıl haline gelmiştir.
- Üçüncü olarak, Arktik buz denizleri alansal ölçekte ve kalınlıkta büyük ölçüde uzun vadede ortalamanın altında kalmaya devam ediyor. Arktik buz denizleri 1981-2000 yılları arasındaki ortalamanın 1 milyon km2 daha altındadır. Geçtiğimiz yılki buz alanı 2012’den daha iyidir, fakat bunun tek nedeni 2012’de buz denizinin buz alanı olarak en düşük seviyede olmasıydı. Yine bu durumda, iki yıl arasındaki kıyaslama hikayenin tümü için söylenemez. Küresel ısınma hâlâ devam ediyor, yaşanan en büyük kasırgalar, sel felaketleri de bunun kanıtıdır!
Bu ayın başlarındaki rekor kıran aşırı soğuklar, iklimin daha büyük uzay ve zaman bağlamında görülmesini işaret etmektedir. Bazı haftalarda, orta ve doğu ABD’nin kutup girdaplarının alanları ile aşırı soğuk olurken, kuzey yarım kürenin geri kalanı, kutup bölgeleri de dahil normal sıcaklıklardan daha fazla ısınmıştır. Gösterilen yanlış istatistikler konusunda dikkatli olmak gerekir. Bu şekilde önemli bir konu geciktirilmiş olur. Tekrar konuya dönmek gerekirse; en kötü durum senaryoları ve kaçınılmaz olan bu durumlar için ne yapılabilir? Toplum olarak yapmamız gerekenler nelerdir?
Acil olarak sorulan bu sorular üzerine yapıcı ve bilinçlendirici olan toplantılar yapılmalıdır. Kullanılan her şeyde ve her yerde CO2 emisyonunu azaltıcı etkiler kullanılmalıdır. Haberimizde de ifade ettiğimiz gibi, bu çalışma küresel ısınma etkilerinde %95 oranında insan kaynaklı olduğu görülmektedir. Bu yüzden herkesin birey olarak yapacağı tasarruflar önemli olacaktır.
Polat Narin
Kuark Bilim Topluluğu
Kaynak
http://phys.org/news/2014-01-global-conversation.html