Enjektör fobisi olanlar için korkunç bir iğnenin yerini basit bir burun spreyi aldığında, aşı yaptırmak belki de sanıldığı kadar zor olmayabilir. Evet, yanlış duymadınız. Nanoteknolojinin sihirli değneği bir kez daha karşımızda!
Canlı vücudu oldukça farklı moleküllerden, hücrelerden ve dokulardan oluşan bir çok savunma sistemi tarafından korunmaktadır. İşte, bu savunma sistemlerini uyaran ve canlı için kendinden olmayan moleküllere antijen adı verilir. Antijenlerin neden olabileceği zarar verici etkilere karşı vücudu erkenden uyararak koruyuculuk sağlayan moleküller ise antikorlardır. Tabi ki aşılama da bu sistemin ayrılmaz bir parçası. Aşılama ile kişiye öldürülmüş veya zayıflatılmış bakteri, virüs ya da bunların alt parçacıkları (antijenler) verilerek vücudun antikor üretmesi sağlanır. Yani hastalık etkeni vücuda girmeden, bağışıklık sisteminin bu etkeni tanıması ve onu yenecek yanıtı geliştirmesi aşılamanın temel prensibidir. Peki ya iğneden korkanlar?
Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) deney fareleri üzerinde çalışan Adrienne Li ve meslektaşları nanokapsüllerin tüm engellerin içinden geçerek vücuda nüfuz ettiğini ve böylece enjeksiyon olmaksızın tüm vücutta koruma sağladığını kanıtladılar. Mukozada oluşan enfeksiyonlara karşı aşıları enjekte etmek yerine çok katlı lipid-nanokapsüller içine yerleştiren araştırmacılar, bu kapsüllerin mukozaya nüfuz ederek lenf düğümlerine ulaştığını ve orada hücresel bağışıklık yanıtını uyardığını gözlemlediler. Nanoantijenleri akciğer mukozaları üzerinden farelere verdikten sonra herhangi bir enfeksiyon durumunda hızlı bir şekilde bağışıklık yanıtı oluşturan hücre (T- hücre ya da T- lenfosit) sayısında bir artış olduğunu ve bu artışın kan dolaşımına enjekte edilen virüslerle hazırlanmış aşı çözeltisine göre 13 kat daha fazla olduğunu tespit ettiler. Hatta antijenler sadece farelerin akciğer mukozalarına verilmesine rağmen, bağışıklık yanıtını hazırlayan hücre konsantrasyonunun sindirim ya da vajinal bölge gibi vücuttaki başka mukozalarda da arttığını gözlemlediler. Bu da, bağışıklığın sadece uygulamanın yapıldığı alan ile sınırlı olmadığını, antijenlerin vücudun uzak bölgelerine kadar taşındığını ve böylece lokal mukozal enfeksiyonlar için bağışıklık yanıtının oluşmasını sağlayarak tüm vücutta bir koruma gerçekleştirdiğini göstermektedir.
Bu nedenle, araştırmacılar yakın bir gelecekte grip, hepatit, HPV, HIV gibi hastalıklara karşı enjektör olmaksızın bu yöntemle aşılama yapılabileceğini düşünüyor. Kim bilir, belki de yakın bir gelecekte iğneden kaçmak için üretilen bahanelere ihtiyaç duymadığımız bir hayat bizimle olur!
Senem Sağlam, 23.11.2013
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi OFMA Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi
Kuark Bilim Topluluğu Popüler Bilim Yayın Grubu
Kaynaklar:
- Spektrum der Wissenschaft, Die Woche, Sayı 39, 26.09.2013
- http://www.impfen-info.de/hintergrundwissen-impfen/das-immunsystem/ , 23.11.2013 – Saat 00:16