Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) nedir?
Genetiği değiştirilmiş organizmalar, biyoteknolojik yöntemlerle canlıların gen dizilimleriyle oynanarak, canlıdaki genlerin değiştirilmesi ya da başka canlılara yeni özellikler kazandırmak amacıyla elde edilen organizmalara verilen isimdir.
Gen teknolojisinin en çok ses getiren kolu da genetiği değiştirilmiş organizmalardır ve tüm dünyada en çok konuşulan gündem maddelerinden biridir. Bu popülerlikle birlikte, genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında olumlu ve olumsuz görüşler vardır. Bu teknoloji oldukça yeni olması sebebiyle öne sürülen görüşler hakkında kesin veriler bulunmamaktadır. İlerleyen yıllarda gözlem ve araştırmalar şüphesiz ki bilimin bu dalına çok daha fazla ışık tutacak ve kesin verilere ulaşmamızı sağlayacaktır.
Genel olarak bakıldığında “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” hakkındaki pozitif görüşler; besinlerin besleyici değerini arttırarak özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki açlık sorununa çözüm bulmak, alerjiye sebep veren gıdalardaki alerjen etmeni ortadan kaldırmak, hastalıklara bağışıklık sağlamak, üretim maliyetinin düşürülerek ulaşılamayacak pahada besinlerin en az seviyeye indirgenmesi. Buna karşın negatif görüşler de; gen teknolojisiyle genleri değiştirilmiş gıdaların alerjik reaksiyonları artırma ihtimali, mikroorganizmaların antibiyotiklere kolayca direnç kazanması ve gelişmesi, dünya üzerindeki genetik çeşitliliğin zamanla azalması, ekonomik açıdan bakıldığından çiftçilerin zarar göreceği ve dışarıya bağımlılığın artma ihtimallerinden oluşmaktadır.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Sağlık Üzerindeki Etkileri
Günümüzde GDO’ların insanlığa getireceği faydalardan çok zararları konuşulmaktadır. Genetiği değiştirilmiş organizmaların zararları olduğu göz önünde bulundurulmalı ve önlemleri alınmalı; ancak getireceği muazzam yararlar da göz ardı edilmemelidir.
GDO’nun getireceği muhtemel yararlar
- Besinlerin besleyici değerinin arttırılması ve besin miktarının artması;
Üçüncü dünya ülkeleri başta olmak üzere dünyada pek çok ülke besin kaynaklarının tükenmesi ve açlıktan ölme tehdidiyle burun burunadır. Organizmaların mevcut genleri değiştirilip, daha fazla büyüme hormonu sağlayan bitkiler ve et miktarı artırılan hayvanlar üretilebilir. Yine aynı şekilde besinlerin içeriği zenginleştirilerek büyümede önemli görevler sırtlanan A, B gibi vitaminler miktarınca zengin olan besinler üretilebilir.
- Alerjik özelliklerin azaltılması
Yer fıstığı, yumurta, inek sütü, soya, buğday, kabuklu deniz canlıları, balık ve fındık dünya üzerinde en çok alerjik reaksiyona yol açan besinlerdir. Bu besinlerin içindeki alerjen proteinin çıkartılması ya da yapısının değiştirilmesiyle bu sorunun üstesinden gelmek hedeflenmektedir.
- Mikroorganizmalara direnç kazanma
Mikroorganizmalara karşı savaşta en etkili yol aşılanma yoludur. Sık sık tükettiğimiz besinlere nakledilecek genlerin aracılığıyla patojenite sahibi mikroorganizmalara direnç geliştirilebilir.
GDO’nun getireceği muhtemel zararlar;
- Alerjik tepkinin oluşma riski
Bir gıdadaki alerjik etmene sebep olan genin, zaten alerjik reaksiyona sebep olan başka bitkiye aktarılmasıyla alerjenitenin artırılma riski bulunmaktadır. Ancak transgenik bitkiler alerjik reaksiyona sebep olup olmayacaklarının incelenmesi için bir takım testlere tabi tutulmaktadır ve bu testlerden kalan besinlerin gen aktarımından vazgeçilmektedir.
- Antibiyotiğe direnç sağlayan patojenlerin artması
Transgenik bitkilerde kullanılan direnç genlerinin patojen mikroorganizmalara geçme ihtimali çok büyük tehlike olarak görülmektedir ve böyle bir durumda enfeksiyonları kontrol altına alma eskisine nazaran daha zor bir durum haline gelmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2020 yılında kanser hastalıklarının %60 artacağını ve bunun %35’inden tükettiğimiz gıdalara katılan ya da herhangi bir yolla bulaşan kimyasalların sorumlu olacağını belirtmiştir.
Sağlıklı olmak her insanın temel haklarından biridir. Tükettiğimiz gıdalar da sağlığımızı en kolay etkileyecek etmenlerin başında ipi göğüslemektedir. Bu yüzden gıdaların içerikleri ve bulaşan kimyasallar sıkı bir kontrolden geçirilmelidir.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Dünya ve Türkiye’deki Durumu
Bu yazının tamamına ücretsiz bilim dergimiz NetBilim’in 11.sayısında ücretsiz olarak erişebilirsiniz.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ın Sosyoekonomik Durumu
Bu yazının tamamına ücretsiz bilim dergimiz NetBilim’in 11.sayısında ücretsiz olarak erişebilirsiniz.
Sonuç
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar hakkında bugün hala çalışmalar devam ettiği için kesin sonuçlara ulaşılamadığını başta da belirtmiştik. Bu alanda transgenik bitkilerin getireceği potansiyel faydalardan yararlanmayı maksimum düzeyde tutarken, potansiyel tehlikeleri göz ardı etmememiz gerekmektedir.
Biyoteknolojik ürünlerin kullanımı ve pazarlanması konusunda daha duyarlı davranılmalı ve şu önlemleri göz önünde bulundurmalıyız;
- GDO’lu tohumlar kontrolsüz ekilmemelidir.
- Gümrüklerdeki laboratuvar kontrol şartları iyileştirilmeli ve sıkı denetim sağlanmalıdır.
- Türkiye kendi teknolojisini kendisi üretmeli bu konuda üniversitelere destekte bulunmalıdır.
- Tüketiciler sağlıklı gıdalarla beslenme konusunda bilinçlendirilmelidir.
- Merdiven altı gıda üretimi engellenmelidir.
- Gıda güvenliği ile ilgili konularda eğitici amaçlı seminerler, konferanslar düzenlenmelidir.
Hazırlayan: Bahar Kuruca – Fatih Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Kaynaklar:
- Türk Biyokimya Dergisi 2006; 31(3); 151-155
- Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2010; 53; 220-235